İSG (İŞ Sağlığı ve Güvenliği) Yapım İhalelerindeki Rolü

Türkiye'de inşaatlarda olan kazaların ciddi bir miktarının çeşitli nedenlerle kayıt dışı kaldığı yukarıda da bahsedildiği üzere maalesef bilinen bir gerçektir.

Bu bağlamda yasa madde 77'de kazaların 2 iş günü içerisinde bölge çalışma müdürlüğüne bildirilmesini şart koşmaktadır. Böylece yasada kaza istatistiklerinin daha sağlıklı ve güvenilir hale gelmesi hedeflenmiştir.

Diğer yandan,her ne kadar, Madde 105'de,Madde 77'de ki “İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hükümlere aykırılık” halinde 1,000 TL ceza kesileceği öngörülmüşse de adli takip gerektirmeyen vakaların bildirilmediği bir gerçektir. Adli takip gerektirmeyen veya adli takibe uğramayan kazaların ilgili makamlara bildirilmemesinde inşaat sektöründe azımsanamayacak miktarda olan kayıt dışı ve sigortasız işçi çalıştırılmasının etkisinin olduğu da bir gerçektir.

Madde 78 ile makine, araç gereç kullanan bazı kişilerin korunması amacıyla yönetmelik çıkarma yetkisi ÇSGB'ye verilirken çok önemli bir konu olan bu makine, araç ve gereçlerin ne gibi emniyet sistemleri içereceği konusunun başka yasa veya yönetmelik veya standartlara bırakıldığı anlaşılmaktadır. Ne yazık ki, Türkiye'de inşaat makine, araç, gereç ve ekipmanları ile ilgili son yıllarda çok sayıda şartname, yönetmelik ve/veya standart yayınlanmış olsa da, sektörde bunların hakkında yeterli bilgi birikimi ve kullanım alışkanlığı yoktur.

Örneğin, inşaat iş iskeleleri ile ilgili Türk Standartlar Enstitüsü'nce yayınlanmış olan standartlar mevcut ise de bu standartlara uygun iskele kullanımı yok gibidir. İstanbul'da 2010 yılında 104 şantiye ziyaret edilerek yüz yüze yapılmış olan bir anket çalışmasında, ziyaret edilen şantiyelerin hiç birinde bu standartlara uygun iskeleye rastlanmamıştır . Diğer taraftan, yasanın bu maddesine bağlı olarak ÇSGB tarafından çıkarılmış olan “Yapı İşlerinde Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği”nde ise makine ve ekipman için sadece “iyi çalışır durumda” olması ibaresi vardır. Fakat bu ibareden ne kastedildiği ise açıkça belirtilmemiştir. Trafiğe çıkmayan müteharrik makineler veyakaldırma araçları için herhangi bir periyodik muayene veya sertifikalandırma sistemi yoktur.,

Madde 79'da inşaat sektörünü ilgilendiren en önemli nokta “yaşam için tehlikeli” ibaresinin tarifinin yapılmamışolmasıdır.Elbettebutarifinyasanıniçindeyapılmışolmasıbeklenemezamabuibarenintarifi mevcut yönetmelik ve standartlarda da hangi durumların yaşam tehlikesi oluşturacağı veya hangi işlerde yaşam tehlikesini önleyici ne gibi önlemler alınması gerektiğini belirten kapsamlı tarifler ya yoktur ya yetersizdir veya sektörce uygulanmamaktadır. Ayrıca her ne kadar bürokratik bir işlem olarak gözükse de bölge müdürünün kurulacak komisyonda olması bölge müdürünün iş yükünü ciddi şekilde arttıracak yönde olan bir yaklaşımdır.Diğer önemli bir nokta ise işçi temsilcisinin seçimidir. Bu konu yasada açık bırakılmıştır. Bu bağlamda, örneğin maddede bahsi geçen tehlikeli durumun kazı çalışmaları veyapatlatıcı kullanımı ile ilgili olması halinde ve seçilen işçi temsilcisi de kalıp ustası olduğu takdirde, işçi temsilcisinden komisyon çalışmalarına sağlaması beklenen fayda büyük olasılıkla gerçekleşmeyecektir. Bu yüzden işyerinin kapatılması konusunda bürokrasinin biraz daha azaltılarak iş müfettişlerine birazdahaserbestliktanınmasıbuuygulamanındahasıkgerçekleşmesinisağlayacakvedolayısıylaişverenlerin iş sağlığı ve güvenliğini sağlamada daha titizlikle davranmasına neden olacaktır.

İş sağlığı ve güvenliği kurulu şüphesiz işyerlerinde iş güvenliğini sağlama konusunda atılacak önemli adımlardan bir tanesidir (Madde 80). Ancak, böyle kurulların kurulması iş güvenliği kültürünün anlaşılması ve oturmasından sonra gerçekleşecek bir adımdır. Aksi takdirde ülkemizdeki gibi sadece teoride bulunan ancak gerçekte faal olmayan bir uygulama haline dönüşür.Örneğin, yukarıda bahsigeçen İstanbul'da ki 104 şantiye üzerinde yapılmış olan çalışmada 50 ve üzeri çalışanı olan şantiyelerin (tüm şantiyelerin %77,9'u)sadece%82,7'sinde İSG kurulu olduğu tespit edilmiştir 

Buda yasanın 

üzerinden araştırma tarihinde 7 yıl geçmesine rağmen tam anlamıyla işlerlik kazanmadığını göstermektedir.

Madde 80 ve 81'de yer alan 50 çalışan sayısı limiti Türk inşaat sektörü açısından en tartışmaya açık konulardan biridir. Çünkü birçok inşaattakiçalışan sayısı zikredilen 50 sayısından düşüktür veya sektörde bulunan kayıtsız çalışanlar nedeniyle düşük gözükmektedir. Bilhassa şehir içinde yapılan birçok inşaatta kayıtlı işçi sayısı 50'nin altındadır. Ayrıca bazı karmaşık ve tehlikeli inşaat projelerinin 50 işçinin altında tamamlanabileceği de bir gerçektir [10]. Kaldı ki, toprak göçmeleri nedeniyle çoğu ölümlü çok sayıda kazanın yaşandığı altyapı projelerinde çalışan sayısı birçoğunda 50'nin altında kalmaktadır. Bumaddelerin inşaat sektörü açısından yeniden ele alınıp düzenlenmesi gerekmektedir. Örneğin, inşaat işlerinde 50 çalışanla kısıtlamak yerine inşaat ruhsatına tabii tüm inşaat işleri, belediyelerce ruhsata tabii olmayıp sadece yazılı izne tabi inşaat işleri ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'na [11] uygun olarak ihale edilmiş olan kamu kuruluşları inşaat işleri tanımı yapılarak inşaat işlerinin büyük bir yüzdesinin ve yasanın kapsamı dışında olan kamu inşaatlarının bu maddenin kapsamına alınması sağlanabilir.

2008 Mayıs ayında bu kanunda yapılan son düzenleme ile 81 ve 82. maddeler birleştirilmiş ve 81. maddeye işverenlere İSG hizmetlerini işletme dışından alma serbestliği eklenmiştir. Ortak sağlık ve güvenlik birimleri olarak tanımlanan bu işletme dışı kurumlardan İSG hizmetlerinin alınması inşaat sektörü açısından son derece sakıncalıdır. Böyle bir senaryoda “çok tehlikeli” sınıfta yer alan inşaat şantiyelerinde, işçi sayısı “İş güvenliği uzmanlarının görev, yetki, sorumluluk ve eğitimleri hakkında yönetmelik”, Madde 10, fıkra 4'te belirtilen 500 sayısından fazla olmadığı sürece, tam zamanlı çalıştırılacak iş güvenliği uzmanı zorunluluğu kalmamaktadır [10, 12]. Bu da maalesef halen iş güvenliğini sağlamanın ek masraf olduğu fikrine sahip birçok işverenin arzuları paralelinde bir durum teşkiletmektedir. Bu hükmün koyulma nedeni inşaat sektöründe sadece A sınıfı iş güvenliği uzmanlarının görev alabilmeleri ve bunların sayısının Türkiye'de az olmasıdır

Madde 83 ile bir oto kontrol mekanizması getirilmek istendiği görülmektedir. Yani işi yapacak kişiye, kişinin durumu tehlikeli olarak mütalaa etmesi durumunda kamu koruması sağlanmaktadır. Ne var ki, sektör çalışanlarının ortalama eğitim seviyesinin çok düşük olması, konu ile ilgili çok büyük olasılıkla bilgilendirilmemiş olmaları, sektörde sendikalaşma seviyesinin çok düşük olması ve işini kaybetme korkusu gibi nedenlerle maddeden beklenen faydanın kısıtlı olacağı düşüncesini vermektedir.