İhale Şikayet ve İhale İtirazen Şikayet Başvurusuna İlişkin Kararlar
KİK’te yargısal başvuru öncesi tüketilmesi zorunlu idari başvuru yolları kabul edilmiştir. Buna göre ihale işlemleri sebebiyle yargı yoluna başvurmadan önce sırasıyla, ihaleyi yapan idareye şikayet, daha sonra Kamu İhale Kurumu’na itirazen şikayet başvurusunda bulunulması gerekmektedir. Böylelikle ilgililerin, ihale sürecindeki hukuka aykırı işlem veya eylemler sebebiyle bir hak kaybına veya zarara uğradığına yönelik iddialarının yargı makamlarından önce idarece incelenmesi zorunlu kılınmıştır. Her ne kadar düzenleme, hukuka aykırılık iddiasında bulunanlarla idare arasında sulha teşvik etmesi ve yargı makamlarının iş yükünü azaltması yönünden olumlu bulunsa da idari başvuruların yargısal başvuru öncesi zorunlu nitelikte olması mahkemeye erişim hakkını sınırlandırdığı yönünde eleştirilmiştir.
Zorunlu başvuru yolları tüketilmeden idari işlemler aleyhinde açılacak davalarda davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkemeler idari merci tecavüzü sebebiyle dava dilekçesini ilgili işlemi yapan idareye göndermektedir. Dolayısıyla zorunlu başvurunun öngörüldüğü hallerde dava konusu olan idari işlem, başvurunun yapıldığı, başvuruyu incelemeye ve sonuçlandırmaya yetkili idarenin vereceği kararlardır. İhale işlemleri özelindeyse dava konusu işlem, Kamu İhale Kurumu’nca itirazen şikayet incelemesi sonucunda verilen karardır.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda ivedi yargılama usulünün kapsamının belirlenmesinde Kurumca verilen kararın ihale işlemi olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Esasında gerek idarenin şikayet üzerine vereceği karar, gerekse de Kurumun itirazen şikayet üzerine vereceği karar doğrudan ihale sürecinde yer almamaktadır. Ayrıca kesin şekilde ihale işlemi olduğu çıkarımı da yapılamayacaktır. Ancak başvurular sonucunda ihaleyi yapan idare ve Kurum, hukuka aykırılık iddiasında bulunulan işleme ilişkin karar verebilmekte veya başvuruyu reddedebilmekte ya da ihaleyi tamamen iptal edebilmektedir.
Dolayısıyla şikayet ve itirazen şikayet üzerine verilen kararlar ihale sürecini doğrudan etkileyebilmektedir. Bu sebeple şikayet ve itirazen şikayet üzerine verilen kararları ihale işlemi gibi kabul edip bunlara ilişkin uyuşmazlıkların ivedi yargılama usulüyle giderileceğini kabul etmek gerekir. Aksi takdirde zorunlu idari başvurunun kabul edildiği, kamu ihalelerinin önemli bir kısmını ivedi yargılama usulünün kapsamı dışında bırakmak gerekecektir. Bu halde, kanun koyucunun amacı da dikkate alındığında hem idarenin hem de ihaleye katılanların katlanması zor ya da imkansız sonuçlarla karşılaşması söz konusu olacaktır.
Danıştay’a yapılan bir temyiz başvurusunda Kurumun itirazen şikayet başvurusu üzerine aldığı kararın ihale süreci kapsamında yer alan bir işlem olmadığı, bu sebeple ivedi yargılama usulünün uygulanmayacağı, dolayısıyla uyuşmazlığa ilişkin genel dava açma süresinin uygulanacağı ileri sürülmüştür. Mahkeme, Kurumun itirazen şikayet başvurusuna ilişkin kararının iptali için açılan davada, idare mahkemesinin, ihale işlemlerinde zorunlu başvuru yolunun düzenlendiği, bu düzenleme karşısında ancak Kurul tarafından alınan kararlara karşı dava açılabileceği yönündeki gerekçesini yeterli bulmuş ve mahkeme kararının onanmasına karar vermiştir.517
Danıştay 13.D, E. 2016/4158, K. 2016/4307, T. 21/12/2016.
Mahkeme dolaylı yoldan bunun bir zorunluluk olduğunu kabul etmiş ve itirazen şikayet başvurusu üzerine verilen kararları ivedi yargılama usulünün kapsamında değerlendirmiştir.
Danıştay 13.D, E. 2017/1890, K. 2018/1438, T. 17/04/2018
Danıştay 13.D, E. 2016/1735, K. 2016/1451, T. 06/05/2016
Danıştay 13.D, E. 2016/4785 K. 2016/4147 T. 8.12.2016
Danıştay 13.D, E. 2019/395 K. 2019/378 T. 13.2.2019