Maliye Bakanlığı gerek kanun düzenlemesinin gerek Bakanlar Kurulu Kararı’nın uygulamasına ilişkin görüşlerini 9 sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile açıklamıştır.
6637 sayılı Kanun’la Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “diğer indirimler” başlıklı 10. maddesine eklenen (ı) bendi ile şirketlerin nakit yoluyla sermaye artırımlarını teşvik etmek, bu yolla yabancı kaynak yerine özkaynağa yönelmelerini özendirmek amacıyla bir teşvik düzenlemesi getirilmiş ve 1.7.2015 tarihinden sonra uygulanmaya başlanılmıştır. Bu düzenlemeye göre; “sermaye şirketleri, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan "Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı" dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın %50’si” kurumlar vergisi beyannamesinde kurum kazancından indirileceklerdir.
Bu %50 oranı, kanunun yayımından sonra Bakanlar Kurulu Kararı ile bazı haller için yükseltilmiş, bazı haller için ise sıfıra indirilmiştir. Anılan Bakanlar Kurulu Kararı 30.6.2015 günlü Resmî Gazete’de yayınlanmıştır.
Anılan fıkrada 7338 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle nakdi sermaye artırımının yurt dışından getirilen nakitle karşılanan kısmı için indirim oranının %75 olarak uygulanması öngörülmüş, 7417 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle de bu teşvikten yararlanmaya süre sınırlaması -toplam beş hesap dönemi- getirilmiştir.
Maliye Bakanlığı gerek kanun düzenlemesinin gerek Bakanlar Kurulu Kararı’nın uygulamasına ilişkin görüşlerini 9 sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile açıklamıştır.
Daha sonra yayımlanan 10 sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde sermaye avansları konusu da açıklığa kavuşturulmuştur. Bu düzenlemeye göre; “İleride gerçekleştirilecek sermaye artırımından kaynaklanan sermaye taahhüdünün yerine getirilmesinde kullanılmak amacıyla, sermaye artırımına ilişkin karardan önce ortaklar tarafından sermaye avansı olarak şirketin banka hesabına yatırılan tutarların; a) Banka hesabına yatırıldığı tarihten itibaren şirketin bilançosunda öz sermaye kalemleri arasında yer alan “Diğer Sermaye Yedekleri” hesabında izlenmesi ve b) Banka hesabına yatırıldığı tarihin içinde bulunduğu hesap döneminin sonuna kadar bu tutarlarla ilgili sermaye artırımına ilişkin kararın ticaret siciline tescil ettirilmesi şartıyla, söz konusu kararın ticaret siciline tescil ettirildiği tarih esas alınarak indirim uygulamasında dikkate alınması mümkündür.”
İdari anlayışa göre; şirketin banka hesabına yatırıldığı tarihi kapsayan hesap döneminde sermayeye eklenmeyen sermaye avansı niteliğindeki tutarların, izleyen hesap dönemlerinde sermayeye eklense bile indirim uygulamasında dikkate alınması mümkün değildir. Ancak bu açıklamanın yasal bir dayanağı olmadığı kanaatindeyim.
Ayrıca, şirketin banka hesabına yatırıldığı tarihten itibaren bilançoda öz sermaye kalemleri arasında yer alan “Diğer Sermaye Yedekleri” hesabında izlenmeyen tutarlar için, ilgili hesap döneminde bu tutarları kapsayan sermaye artırımı gerçekleştirilse dahi indirim uygulamasından faydalanılması mümkün bulunmamaktadır. Ortak tarafından sermaye avansı bankaya yatırıldığında, önce ortaklara borçlar hesabına alınsa, sonra “diğer sermaye yedekleri” hesabına aktarılırsa, Tebliğe göre uygulamadan yararlanmak yine mümkün olmayacaktır. Çünkü 9 sayılı Genel Tebliğ’de, bilanço içi kalemlerin birbiri içinde mahsubu şeklinde gerçekleştirilen sermaye artışlarının indirim tutarının hesabında dikkate alınmasının mümkün olmadığı açıklanmıştır. Bu anlayışta ortak tarafından şirkete nakden verilmiş borçların daha sonra sermayeye eklenmesinde de bu müesseseden yararlanmak mümkün gözükmemektedir. Ancak bu düşünüşün de yasal dayanağı olmadığı inancındayım. Nitekim yargı anlayışı idari anlayışın aksi yönünde oluşmuştur.
İndirim uygulamasında dikkate alınacak faiz oranı kanunda “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı" olarak düzenlenmiştir. Konuyu açıklayan 9 sayılı Genel Tebliğ’de “bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı” olarak, TCMB tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan “Bankalarca Açılan Kredilere Uygulanan Ağırlıklı Ortalama Faiz Oranlarından ‘Ticari Krediler (TL Üzerinden Açılan) (Tüzel Kişi KMH ve Kurumsal Kredi Kartları Hariç)’ faiz oranının” dikkate alınması gerektiğini açıklamıştır (md.10.6.1). Söz konusu oran Merkez Bankası verilerine göre 2023 yılı sonu itibariyle % 52,73 olarak açıklanmıştır. Önceki yıllarda uygulanan oranlar yıllar itibariyle şöyledir.
Dolayısıyla sermaye şirketleri 1.7.2015 tarihinden sonra gerçekleştirdikleri sermaye artırımlarının nakden ve fiilen ödenen kısımları üzerinden – daha sonra sermaye azaltımları ile geri çekilen tutar hariç olmak üzere – 2023 yılı için %52,73 oranını esas alarak hesaplayacakları indirim tutarını 2024 Nisan’ında verecekleri yıllık kurumlar vergisi beyannamelerinde kurum kazancından indirebileceklerdir. Kazanç yetersizliği nedeniyle indirilemeyen tutar, izleyen yıla devredecektir. Ayrıca önceki vergilendirme dönemlerinde hesaplanıp da yine kazanç yetersizliği dolayısıyla indirilememiş olan tutar, 2023 yılı indirim tutarına eklenerek dikkate alınabilecektir. Bu şekilde indirilemeyen tutarların izleyen yıla devrinde endeksleme yapılmayacaktır.