6. Hukuk Dairesi 2024/154 E. , 2024/1936 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/1 E., 2023/374 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davalarda alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın açılmamış sayılmasına, karşı davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (...) vekili ile birleşen davada davalı ... vekilince duruşmasız, birleşen davada davalı ... vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde birleşen davada davalı ... vekili Avukat ..., davalı asil ... ve vekili Avukat ..., davalı ... ve ... vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ..., davalılar ... ve ... vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ..., davalı asil ..., davalı asil ..., davalı-karşı davacı-birleşen davada davacı Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bankanlığı vekili Avukat ...'un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl Dava
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma ile Ankara Valiliği Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü arasında Ankara 13. Noterliği'nce düzenlenen 22.02.1996 tarih ve 16896 yevmiye no.lu 27.879.255.000 TL değerli ... Hükümet Konağı yapım işi sözleşmesi olduğu, ödenek yokluğundan iş süresinde bitirilemediği, 17 no.lu ek hakedişle ilgili kendilerine ödeme yapılmadığı, müvekkil firmanın 03.05.2002 tarih ve 3822 kabul no.lu dilekçe ile davalıya başvurarak tasfiye talebinde bulunduğu, ancak cevap verilmediği, 14-15-16 no.lu hakedişlerle kesilen cezalarında kendilerine ödenmediği, davalının 22.05.2003 gün ve 3788 sayılı yazısıyla tasfiyenin mümkün olmadığının işin tamamlanması gerektiğinin müvekkiline bildirildiği, 15.11.1997 de bitmesi gereken işin davalı kusuru sebebiyle tamamlanamadığı, müvekkilinin ciddi zarara uğradığı, bu nedenle teminat mektubunun irada kaydedilmesinin önlenerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 17 no.lu ek hakediş bedeli olan 6.697.657.000 TL’nin 24.04.2002'den itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Birleşen Dava
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... Hükümet Konağı inşaatındaki usulsüzlük iddiaları konusunda ... Teftiş Kurulu Başkanlığınca müteahhit ... İnş. San. Ltd. Şti.'nin taahhüdü altında bulunan 1995 yılı birim fiyatları ile 43.650.000.000 TL keşif bedeli Ankara ... Hükumet Konağı inşaatında fazla ödeme yapıldığını, Bakanlığın uygun görüşü alınmadan proje ve mahal listesinde bulunmayan radyatemel, granaj, yalıtım ve istinat duvarı yaptırılarak işin gecikmesine, gereksiz maliyet artışına ve fazla ödemeye sebep olunduğu iddia edilerek Teftiş Kurulu Başkanlığı Kurulu tarafından düzenlenen 29.07.2003 tarihli FÇ 18/2003-6 sayılı ve 08.08.2003 tarih FÇ 18/2003-7 sayılı inceleme raporunda belirtilen ayrıntılara göre Hazine zararı olan 454.502.968.507 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan sorumlulukları oranında müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Asıl Davada Cevap ve Karşı Dava
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Ankara ... Hükümet Konağı inşaatının 2386 sayılı yasa hükümlerine göre 15.11.1997 tarihinde bitirilmek üzere 436,13 tenzilatla ve 43.650.000.000 TL keşif bedeli ile davacı Şirkete ihale edildiği ve 08.03.1996 tarihli Sözleşme imzalandığı, davacının işin tasfiyesi talebinde bulunması üzerine yapılan incelemede 25.04,2002 günlü ve 17 sayılı son hak edişle müteahhide 56.627.190.000 TL ödendiği, oluşturulan komisyonca verilen raporda işlerin toplam tutarının 43.100.584.905 TL olduğu ve davacıya 13.526.625,095 TL fazla ödeme yapıldığı, nakdi gerçekleşmenin %98,70 olduğu ve 44130 nakdi gerçekleşme sağlanmadığı, işin tasfiyesine gerek olmadığı ve işe başlanması yönünde 08.05.2003 tarihli yazının gönderildiği, ... 4. Noterliğinin 20.06.2003 tarih ve 4470 Yevmiye nolu yazısı ile de 25.04,2002 gün ve 17 no.lu hak edişle 56.627,190.000 TL ödendiği, yapılan işte 13.526.625.095 TL imalat eksiği olduğu, işe 10 gün içinde başlanması gerektiğinin bildirildiği 26.06.2003 günlü tutanak ile işe başlanmadığının tespit edildiği, davalı tarafından sözleşme gereklerinin yerine getirildiği, davacının üzerine düşen yükümlülükleri gerçekleştirmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, gerçekleşme oranına göre yapılan işlerin tutarının 43.100.584.905 TL aradaki fark olan 13.526.625.095 TL’nin fazla ödenmiş olduğunu, bu ödeme tarihinden itibaren reeskont faiziyle davacıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.
2.Birleşen Davada Cevap
a.Davalı ... ilk hakedişlerin tarafından imzalandığını, kesin hesabın yapılmadığını, fazla ödemenin yapılıp yapılmadığının kesin hesap sonucu anlaşılabileceğini bildirerek, davanın reddini istemiştir.
b.Davalılar ... ve ... vekili de müvekkillerinin davadan çok önce ... Şirketinden hisselerini tamamen devrederek ayrılmaları nedeniyle davanın reddini istemiştir.
c.Davalılar ..., hakediş inceleme bürosunda çalıştığını, sadece 3 no.lu hakedişte imzasının bulunduğunu bildirerek, davanın reddini istemiştir.
d.Davalılar ..., ...; inceleme Şube müdürü olarak görev yaptıklarını, 1050 sayılı Kanun'un 22. maddesinin e bendine göre maddi sorumluluklarının olmadığını beyan ederek, davanın reddini istemişlerdir.
e.Davalılar ... ve ...; kesin hesabın yapılmadığı işte ara hakedişlere göre sorumlu tutulmamaları gerektiğini bildirerek, davanın reddini istemişlerdir.
f.Davalılar ...; 2 no.lu ara hakedişi inceleyen sıfatıyla imzaladığını ve sorumlu olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
g.Davalılar ..., ...; inceleme şube müdürü olarak ve büro amiri olarak görev yapmaları nedeniyle ara hakedişten sorumlu olmadıklarını bildirerek, davanın reddini istemişlerdir.
h.Davalılar ...; yapı işleri genel şartnamesinin 39 madde ara hakedişlerin kesin ödeme niteliğinde olmamak ve kazanılmış hak sayılmamak üzere ödenir denildiğini, toplam olarak 17 ara hakediş ödendiğini, hakedişlerden sadece 4 no.lu hakedişte imzasının bulunduğunu, 17 adet ara hakedişin ödenmelerinden sorumlu tutulamayacağını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
1.Mahkemenin 04.07.2006 tarih, 2003/525 Esas, 2006/249 Karar sayılı kararı ile alınan rapor uyarınca inşaat seviyesine göre davacıya fazla ödeme yapıldığı gerekçesi ile asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 13.526.625.095 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınıp, davalı-karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir.
2.Birleşen Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 27.05.2008 tarih, 2004/424 Esas, 2008/192 Karar sayılı kararı ile davacının Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin 40. maddesindeki esaslara uygun olarak davranmadığı, davalı müteahide inşaat mahallinde yapılacak incelemelere ve kesin hesap tanzimi çalışmalarına katılması için davet yazısının gönderilmediği, yapılan tüm inceleme ve hesaplamaların müteahidin yokluğunda, idare elemanları tarafından tek taraflı olarak yapıldığını, davacı idare tarafından tek taraflı olarak kendi elemanları tarafından hazırlanan hesapların kesinleşmiş bir kesin hesap niteliğinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1.Mahkemenin 04.07.2006 tarih, 2003/525 Esas, 2006/249 Karar sayılı kararına karşı süresinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi'nin 04.04.2008 tarih, 2007/2290 Esas, 2008/2173 Karar sayılı ilamı ile davacı karşı davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek sağlıklı sonuca varılması için fesih kesin hesabının çıkarılmasının gerektiği, dosyada bulunan bilirkişi ek raporunda bilirkişilerin tüm iş hakkında fesih kesin hesabını çıkarmadıkları, demir, beton, kalıp ve tuğla yönünden görüş bildirdiklerini ve fazla ödeme miktarını belirledikleri, yapılacak işin; karşı davaya konu teşkil eden fazla ödeme iddiası ile ilgili olarak re’sen seçilecek uzman bilirkişilerden oluşturulacak heyete tüm işin fesih kesin hesabının çıkartılmasından, sonucuna göre değerlendirme yapılarak karar oluşturulmasından ibaret olduğu gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3.Birleşen Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 27.05.2008 tarih, 2004/424 Esas, 2008/192 Karar sayılı kararına karşı karşı süresinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.
4.Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi'nin 11.10.2012 tarih, 2012/3701 Esas, 2012/6385 Karar sayılı ilamı ile daha önce temyiz incelemesi yapılıp bozma kararı verilmiş olan Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/525 Esas (yeni 2008/449-Esas) dava dosyasına konu olan fazla ödeme istemi ile temyiz incelemesi yapılan Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/424 Esas sayılı dava dosyasındaki fazla ödeme isteminin aynı işten kaynaklandığı anlaşıldığından her iki dosyanın birleştirilmesinin zorunlu olduğu, dosyaların birleştirilmesinden sonra, sözleşmenin fesihle sonuçlanmış olması dikkate alınarak, Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/525 Esas sayılı dosyasındaki bozma ilâmında belirtildiği gibi, fesih kesin hesabının çıkarılması gerektiği belirtilerek, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozma İlamlarına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükme esas alınan rapora göre tasfiye kesin hakediş hesaplaması sonuçlarına göre davacı yüklenicinin karşı davacı idareye karşı 178.270.626.873 YTL (178.270,63 TL) borçlu çıktığı, fazla ödeme nedeniyle ...'nin 89.135,32 TL' den ..., ..., ..., ... ve ...'un her birinin ayrı ayrı ve eşit miktarda yani 17.827,06 TL'den sorumlu oldukları, bunlar arasında yalnızca ... ve ...'ın davalılar arasında yer aldığı, asıl davada davacı yüklenici davayı takip etmediğinden asıl davanın açılmamış sayılmasına, karşı davada ise, kısmen kabul ile 178.270,63 TL alacağın karşı dava tarihi olan 12.09.2003 tarihinden itibaren yasal faizi ile davacı davalıdan alınarak davalı davacıya verilmesine karar verildiği, idare elemanlarının sorumluluğunun yasa ve yönetmeliklerden kaynaklanmakta olup, kusura dayalı bir sorumluluk olduğu, sorumlulukla ilgili olarak Borçlar Kanunu 41 ve devamı maddelerindeki genel hükümler yanında, 1050 sayılı Genel Muhasebe Kanununda (md.20/E), 2886 sayılı Devlet İhale Kanununda (md.86 ve 87), 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda (md.28 ve 31), Emanet İşleri Yönetmeliğinde (md.6), Bayındırlık İşleri Kontrol Yönetmeliğinde çeşitli özel düzenlemelerin mevcut olduğu, fazla ödeme yapılmasına sebebiyet veren belgeleri imzalayanların, ihmal ve kusurlarının bulunması halinde yapılan fazla ödemeden sorumlu olacakları, sorumluluğun tespiti için; öncelikle imzalanan belgelerin fazla ödemeye sebebiyet veren belgelerden olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, sebebine göre fazla ödemeye sebebiyet veren belgelerin neler olduğu değişebileceği, ikinci olarak bu belgeleri imzalayanların hangi ünvan ve sıfatla imzaladıklarının belirlenmesi, o ünvan ve sıfattaki kişilerin yetki görev ve sorumlulukların neler olduğunun da kuruluş kanunları, tüzük, yönetmelik ve yönerge hükümlerine göre açıklığa kavuşturulması, bundan sonra her bir görevli tarafından yapılması gereken işlemlerle yapılan işlemlerin karşılaştırılarak fazla ödemenin yapılmasında ve idarenin zarara uğratılmasında ihmal ve kusurlarının bulunup bulunmadığının, ihmal ve kusurları varsa sorumlu oldukları miktarın tespiti gerektiği, davalılar arasında bulunan ve inşaat kontrolü olarak kontrol mühendisinin görevlerini ifa ettiği anlaşılan davalı ...'nin 1. derecede sorumlu olduğu ve fazla ödemenin özellikle inşaat kalemlerinden kaynaklanmış olması ve kontrol yönetmeliği gereği, zararın %50’sinden sorumlu olacağı, 2. derecede sorumlu olanların %50 oranında eşit miktarda ve ayrı ayrı sorumlu oldukları belirlenerek davalılar arasında bulunan ve şube müdürü görevi ifa eden davalı ...'ın sorumlu olacağı ve diğer belirlenen idare elemanlarının davalı olarak gösterilmediği belirtilerek asıl davanın, taraflarca takip edilmemesi nedeniyle HMK'nın 150/5. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, karşı davanın kısmen kabulü ile, 178.270,63 TL alacağın karşı dava tarihi olan 12.09.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı davalıdan alınarak davalı davacı idareye verilmesine, birleşen Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/562 Esas, 2014/655 Karar sayılı dosyasında; davalılar ... ve ... yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile, karşılık davada hüküm altına alınan alacak ile tahsilde tekerrürlük teşkil etmemek kaydıyla: 89.135,32 TL tutarın dava tarihi olan 20.08.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den alınarak davacı idareye verilmesine, 17.827,06 TL tutarın dava tarihi olan 20.08.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan alınarak davacı idareye verilmesine, diğer davalılar yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davalı-karşı davacı ... birleşen dosya davacısı idare, birleşen dosya davalısı ... ve ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı Karşı Davacı ... Birleşen Dosya Davacısının Temyizi
Davalı karşı davacı ... birleşen dosya davacısı vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl dava bakımından davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği halde, davacı-davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin ve 2002 yılı birim fiyatlarına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, kısmen kabul kararı verilmesinin hatalı olduğu, karşı davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde yargılama gideri ile ilgili lehe hüküm kurulmadığı, karşı dava bakımından alacağın ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi istenmesine rağmen mahkemece alacağın dava tarihinden ve yasal faizi ile tahsiline karar verildiği, birleşen dava yönünden ise bilirkişi heyetince Teftiş Raporu ile ilgili bir inceleme yapılmadığı, birleşen dava bakımından ödeme tarihinden itibaren faiz talep edildiği halde dava tarihinden itibaren faize hükmedildiği, birleşen dava davalısı ...'ın dava sürecinde vekille temsil edilmediği halde lehine 43.044,67 TL vekalet ücretine hükmedildiği, AAÜT 13/2. maddesinde hükmedilen ücretin kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceği hükmü mevcut olup karşı taraf lehine hükmedilen vekalet ücretinin davanın kabul edilen miktarından fazla olduğu, AAÜT 13/4. maddesinde, maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücretinin , bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunacağı hükmü mevcut olup haklarında dava reddolunan davalılar bakımından maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğu belirtilerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Birleşen Dosya Davalısı ...'ın Temyizi
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının iddia edilen zararlandırıcı işleminde herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı, davalının davaya konu inşaatta görevli, yetkili ve sorumlu olabilmesi için, Bayındırlık İşleri Kontrol Yönetmeliği’nin 6. maddesi hükmü uyarınca, yetkili makamın yazılı emri veya onayı ile işin adı zikredilerek Kontrol Yardımcısı, Kontrol Mühendisi, Kontrol Şefi, Kontrol Amiri olarak görevlendirilmesi gerektiği, bu şekilde yapılan bir görevlendirme bulunmadığı, kesin hesabın çıkarılması için söz konusu sözleşme ve eki projeler bulunması gerekirken, idare evrakları imha ettiğinden kesin hesap çıkarılması mümkün değilken, aksi yönde mahkeme kararı ile sadece 17 no.lu hakediş dikkate alınarak kurum zararının olduğu yönünde hüküm kurulmasının hatalı olduğu, yükleniciye fazla ödeme yapıldığının ancak kesin hak ediş sonrası belli olduğu, imzalanan ara hakedişlere dayalı fazla ödeme olamayacağı için kusurdan da söz edilmesi mümkün bulunmadığı, dosyada mevcut tüm bilirkişi kök ve ek raporları arasında bariz bir çelişki bulunduğu, dosyada dava konusu ile ilgili herhangi bir proje, ataçman, tartı tuanağı, fiyat tutanağı ve röleve gibi dökümanlar bulunmadığı, bu dökümanlar bulunmadığı için yapılan tüm hesaplamaların afaki olduğu, bu nedenle her raporda raklı bir rakamın ortaya çıktığı, davalının inceleme Şube Müdürü olarak imzasının olduğu son 4 adet geçici hakedişten dolayı , inceleme elamanı sıfatıyla görev ve yetki bakımdan sorumluluğunun olmadığı yukarıda belirtilen tüm kanun, yönetmelik yargı kararları gereği sabit olması ve yine işe ait gerekli proje, ataşman, tartı tutanakları varsa as-built proje, nakliye tutanakları vs belgeler dosya içerisinde mevcut olmadığından sözleşme eki "Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi" ve diğer diğer şartnameler hükümlerine göre kesin hesap yapılamayacağından müvekkil yönünden ispat görmeyen hukuki temelden yoksun davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
3.Birleşen Dosya Davalısı ...'nin Temyizi
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma ilamına uygun inceleme yapılmadığı, mevzuat ve uygulama, Fesih Kesin Hesabının çıkartılması noktasında, sözleşme ve eki ihale dokümanları olan, uygulama projeleri, mahal listesi, genel ve özel teknik şartnameler, varsa açıklamalar ve diğer ekler esas alınarak, yerinde fiilen yapılan tüm imalat metrajların çıkartılması gerektiği ve buna dayalı olarak tüm imalat miktarlarının belirlenmesi gerektiği, dava dosyası içerisinde yer alan davacı İdarenin Yerel Mahkemeye yazdığı 09.10.2015 tarih ve 27393 sayılı yazıda; dava konusu işe ait dosyadaki evrakların arşivde muhafaza edilmeleri gereken sürenin dolduğu ve söz konusu işe ait belgelerin Bakanlık makamının 29.01.2015 tarih ve 314 sayılı oluru ile kurulan komisyonca ayıklama ve imha işlemine tabi tutularak imha edildiği tespit edildiği, bu nedenle davacının fazla ödeme yapıldığını ispat edemediği, 12.09.2009 tarihli bilirkişi kurulunca metraj yapılmadığı, davacı idare teftiş kurulu metrajlarının esas alındığı, 08.06.2015 ve 28.09.2016 tarihli ek raporlarda; özellikle betonarme projeler ve ataşmanlar olmadan metraj yapılarak kesin hesabın çıkarılamayacağının net olarak belirtildiği, fesih durum tespit tutanağında yapıldı olarak gösterilen Mekanik Tesisat imalatlarının fesih kesin hesabına dahil edilmediği, dava konusu yapım işi için düzenlenen hakediş raporlarının davalı tarafından İnşaat Teknikeri olarak imzalandığı, İnşaat Teknikeri olarak imzalanmış olan hakediş raporları daha sonra Kontrol Amiri, Hakediş Büro Amiri ve İnceleme Şube Müdürlüğü tarafından imzalandığı, davalının yapmış olduğu hesaplamanın kontrol amirinin ve inceleme şube müdürünün imzalamasından sonra bu sorumlulukların onlarda olmasınun Bayındırlık İşleri Kontrol Yönetmeliğinin gereği olduğu, karara esas alınan ve önceki bilirkişi raporlarında ve gerekçeli kararda uzman görüşünün değerlendirilmediği, kesin hesabın yapılamamasında kusurun idarede olduğu, raporlar arasında çelişki olduğu belirtilerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup asıl dava ödenmeyen iş bedelinin, karşı dava ve birleşen dava ise, fazla ödemenin tahsili istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nu 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 51. ve 114/1-d maddeleri,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 vd maddeleri.
3. Değerlendirme
1-Dava ehliyeti; 6100 sayılı HMK'nın 51. maddede açıkça düzenlenmiş olup, kişinin kendisi veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapma ehliyetini ifade eder. Dava ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK'nın 9. maddesinde düzenlenen medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni hakları kullanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi dava ehliyetine sahip kabul edilmelidir. 6100 sayılı HMK 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Dava şartları davanın başlangıcından sonuna kadar bulunması gereken şartlardır. Bir başka deyişle dava açan ve davalı konumunda bulunan her gerçek ya da tüzel kişi davanın devamı ve hüküm kesinleşinceye kadar bu ehliyetini korumuş olmalıdır.
Dosya kapsamı içerisinde bulunan 21.09.2017 havale tarihli Ankara Ticaret Odası Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 14.08.2017 tarih, 84495/054187/051334 sayılı yazına göre; münfesih olmalarına veya sayılmalarına rağmen Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesi uyarınca yapılan ihtar ve 07.10.2013 tarihli ve 8420 sayılı Türkiye Sicil Gazetesi'nde yayımlanan ilana rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunmayan davacı şirketin 23.01.2014 tarihinde Ticaret Sicilinden resen silindiğinin tescil edildiği ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 28.01.2014 tarih ve 8495 sayısında ilan edildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Bu hükümler ve açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davanın açıldığı tarih itibariyle dava ehliyeti bulunan davacı-karşı davalı şirketin davanın devamı sırasında ve 30.12.2022 tarihli karardan önce sicilden re'sen terkin edildiği anlaşılmakla, dava ehliyeti ortadan kalkmış durumdadır. Bu husus taraf teşkiline ve dava şartlarına ilişkin bulunduğundan davanın her aşamasında re'sen nazara alınması gereken bir durumdur.
O halde mahkemece yapılacak iş, davacı-karşı davalı şirketin davanın devamı sırasında terkin edilmekle, dava ehliyetini kaybettiği anlaşıldığından, davacı-karşı davalı şirket hakkındaki tasfiye ve terkin işlemleri iş bu dava sonuçlanıncaya kadar yapılamayacağından, davalı-karşı davacı idare vekiline, davacı-karşı davalı şirketin ihyasını sağlamak üzere makul ve kesin bir süre verilip, davacı-karşı davalı şirketin ihyası sağladıktan sonra yargılamaya devam edilerek sonucuna uygun bir karar vermekten ibaret olup, taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi nedeni ile hükmün re'sen bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre davalı-karşı davacı ... birleşen dosya davacısı idare, birleşen dosya davalısı ... ve ...'ın bu aşamada temyiz itirazları incelenmesine bu aşamada yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz olunan mahkeme kararının re'sen BOZULMASINA,
2.Bozma nedenine göre davalı-karşı davacı ... birleşen dosya davacısı idare, birleşen dosya davalısı ... ve ...'ın bu aşamada temyiz itirazları incelenmesine yer olmadığına,
3.Bozma nedenine göre vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.