6. Hukuk Dairesi 2024/273 E. , 2024/387 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi(İlk Derece)
Taraflar arasındaki hakem kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bölge Adliye Mahkemesince (İlk Derece) davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi (İlk Derece) kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.İptal davasında davacı vekili, taraflar arasında denetimi ... 2. Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan, finansmanı Dünya Bankası tarafından sağlanan Türkiye Sulama Modernizasyonu Projesi kapsamındaki "... Sulaması Yenileme" (...-03) yapım işinin sözleşmesinin 07/10/2020 tarihinde imzalandığını, sözleşme bedelinin 25.058.060,00 TL + 21.010.984,55 USD olduğunu, yer tesliminin 27/10/2020 tarihinde yapıldığını, Sözleşme Özel Koşulları (SÖK) 2.2’de belirtilen ve tarif edilen 1.Kısım işler için tamamlama tarihinin bu kısım için verilen işe başlama talimatından itibaren 700 gün olup 27/09/... tarihinde tamamlanması gerektiğini, sonuç itibari ile finansmanı Dünya Bankası tarafından sağlanan Türkiye Sulama Modernizasyonu Projesi kapsamındaki "... Sulaması Yenileme"(...-03) yapım işi sözleşmesinin 03/05/2023 tarihli ve 3228712 sayılı Olur ile feshedildiğini, yüklenicinin ise fesihten önce ... bünyesinde .../DA-900 numaralı dosyası üzerinden, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu Geçici 6. maddesi kapsamında sözleşmenin iptal edilerek tasfiye edilmesi ve teminatların iadesi talepli dava açtığını, devam eden yargılama sürecinde dava konusu sözleşmenin feshedilmesi üzerine davacı tarafça, İdarenin tek taraflı olarak Sözleşmenin Genel Koşullarının 57. maddesine göre fesih işlemlerine başlanmaması, işlemlere devam edilmemesi yönünde tedbir kararı verilmesinin talep edildiğini, Hakem Kurulunun 09/05/2023 tarihli 3 numaralı ara kararı ile; "Davalı tarafından dava konusu sözleşme ilişkisi kapsamında davalı İdareye verilmiş olan...teminat mektuplarının paraya çevrilmesinin ve irat kaydedilmesinin önlenmesine yönelik geçici hukuki koruma-ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yine güncellenen kesin teminat farkının ve gecikme cezalarının davalı İdare tarafından talep edilmesinin önlenmesine yönelik geçici hukuki koruma-ihtiyati tedbir kararı verilmesine, ihtiyati tedbir kararlarına karşılık 315.225,00 USD +375.890,00 TL tutarındaki teminatın nakit, yahut kesin ve süresiz teminat mektubu şeklinde ... Tahkim Merkezine depo edilmesine, depo edilmesinden sonra ihtiyati tedbir kararlarının yürürlüğe girmesine, davacı, ihalelere katılmaktan yasaklanmaya ilişkin yaptırımın uygulanmaması yönünden geçici hukuki koruma talep etmişse de, dava konusu sözleşme ilişkisinin kapsamını aşacak ve ... bu davaya taraf olmayan başka kamu kurumlarını da bağlayacak şekilde geçici hukuki koruma kararı verilmesi mümkün olmadığından davacının bu talebinin reddine karar verildiğini, ancak yargılama devam ederken Hakem Kurulunun 3 numaralı ara kararına rağmen davacı tarafça 17/08/2023 tarihinde bu kez "... Hakem Kurulunun 09/05/2023 tarihli 3 numaralı ara kararının yanlış yorumlandığı, idarenin ihalelere katılmaktan yasaklamaya ilişkin yazı ve işlemleri tamamlayarak bağlı bulunduğu Bakanlığa bildirim yapmama konusunda tedbir kararı verilmesi gerektiğini, tahkim yargılamasında hakem heyetinin bu konuda yetkili olduğunu belirterek teminatlara ilişkin verilen tedbir kararının kamu ihalelerine katılmaktan yasaklamaya ilişkin bildirimleri de kapsadığı yönünde tedbir kararı verilmesinin" talep edildiğini, Hakem Kurulunun 21/08/2023 tarihli ve 6 numaralı ara kararı ile; "…..3 numaralı ara kararda tavzih edilmeyi gerektiren herhangi bu husus bulunmadığı, ...teminatlara ilişkin verilen tedbir kararının, ihalelere katılmaktan yasaklamaya ilişkin bildirimleri kapsamadığı, …..Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 25. maddesinde belirtilen yasaklamayı gerektirir bir durumla karşılaştığından bahisle, gereğinin yapılması için bu durumu ilgili ve bağlı bulunduğu bakanlığa bildirmesinin önlenmesine yönelik olarak geçici hukuki koruma -ihtiyati tedbir kararı verilmesine..." karar verildiğini, mezkur kararda ayrıca "... Burada vurgulamak gerekir ki ... bu davaya taraf olmayan başka kamu kurumlarını da bağlayacak şekilde geçici hukuki koruma kararı verilmesi mümkün değildir.
2.Dolayısıyla ... bu geçici hukuki koruma -ihtiyati tedbir kararı, gerek davalı idarenin bağlı bulunduğu/ilgili Bakanlığın, gerekse sair kurumların verecekleri kararları, yapacakları işleri kapsamamaktadır....tedbir kararı, 4735 Sayılı Kanun’un 26. maddesinin son fıkrası çerçevesinde davalı idarenin ilgili ve bağlı bulunduğu Bakanlığa yapacağı bildirimin önlenmesine yöneliktir ve bununla sınırlıdır." şeklinde gerekçe sunulduğunu, davacı tarafça istenen ihtiyati tedbirin, itiraz ve beyanları alınmadan verilmiş olup Hakem Kurulunun 21/08/2023 tarihli ve 6 numaralı ara kararına karşı müvekkili idarece HMK’nın 394. maddesi (1) ve devamı fıkraları gereğince itiraz edildiğini, Hakem Kurulunun 28/08/2023 tarihli 7 Numaralı ara kararı ile itirazlarının reddine karar verildiğini, Hakem Kurulunun kararlarına karşı iptal davasının HMK’nın 439 ve devamı maddelerinde düzenlendiğini, iptalini istedikleri 21/08/2023 tarihli kararın, mezkur maddenin (ç),(d),(f) ve en önemlisi (ğ) bentlerine aykırılık teşkil etmekte olup dava konusu işte imzalanan Sözleşmenin Özel Koşulları 24.4 maddesinde "Tahkim: ... Tahkim Merkezi Usullerine göre ...'da gerçekleşecektir" şeklinde düzenlemeler nedeniyle işbu iptal davasının ...’da açıldığını, mezkur karar ile Hakem Kurulunun hukuka aykırı şekilde idare yerine geçerek yetkili olduğuna karar verdiğini, tahkim konusu olmayan bir idari işleme ilişkin geçici hukuki koruma tedbirinin ancak İdare Mahkemelerince verilebileceğini, Mahkemenin yetkisinde bulunmayan bir husus hakkında tahkim kurulunca karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira, ihaleyi yapan veya sözleşmeyi uygulayan İdarelerin, ihalelere katılmaktan yasaklamayı gerektirir bir durumla karşılaştıkları takdirde, gereğinin yapılması için (yasaklama işleminin tesis edilmesi için) bu durumu ilgili veya bağlı bulunulan Bakanlığa bildirmekle yükümlü olduklarını, Kanundaki durumlar gerçekleştiğinde İdarelerinin yasaklama kararı verip vermemekte takdir hakkı bulunmamakta olup yasaklama kararı vermek zorunda olduklarını, takdir hakkının, sadece yasaklama süresinde (asgari ve azami süreler içinde kalmak koşuluyla) söz konusu olup yasaklama kararının verilip verilmemesinde olmadığını, İdarenin ihaleyi yapan makam olup yasaklama kararını verecek olan İdarenin, Tarım ve Orman Bakanlığı olduğunu, İdarenin bağlı bulunduğu Bakanlığın söz konusu kararı ancak 4735 sayılı Kanun’un 26/son fıkrasında belirtildiği şekilde bildirim kararı neticesinde alabileceğini, ...’nin yasaklama kararına ilişkin tespitini Tarım ve Orman Bakanlığı’na bildirmemesi halinde zaten yasaklamaya ilişkin işlem tesis edilemeyeceğini, yani Hakem Kurulunun aslında İdarenin bağlı bulunduğu Bakanlığa bildirimde bulunulması üzerine tedbir koymuşsa da sonuçta yasaklama işlemi yapılamayacağı için kamu düzenine aykırı şekilde başka kamu kurum ve kuruluşlarının zararına sebebiyet verecek şekilde yasaklama işleminin yapılmaması için tedbir kararı aldığını, hakem heyetince verilen tedbir kararı ile yapılması gereken idari işlemin kanunda belirtilen usulü ile uygulanmasının önüne geçilerek işlemin hiç yapılmaması sonucunun doğduğunu, bunun da Hakem Kurulunun 09/05/2023 tarihli 3 numaralı ara kararındaki karar ve gerekçesine aykırı olduğunu, aynı şekilde 3.kişileri etkileyecek yada icra organlarının yetki alanına girecek tedbir kararının verilmesinin de usul ve yasaya uygun olmadığını, dava konusu sözleşme ilişkisinin kapsamını aşacak ve ... bu davaya taraf olmayan başka kamu kurumlarını da bağlayacak şekilde geçici hukuki koruma kararı verildiğini, 3.kişileri etkileyecek yada icra organlarının yetki alanına girecek tedbir kararları verilmesinin mümkün olmadığını, bu tür tedbir kararlarının ancak mahkemelerden alınması mümkün olup Türk Hukukunda bu amaçla mahkemelere başvurulması halinde bu başvurunun taraflar arasındaki tahkim anlaşmasını ihlal etmediğinin kabul edildiğini, verilen tedbir kararının uygulama kabiliyeti de olmadığını, kararın kamu düzenine aykırı olduğunu, idari işlem tesis edilmeden önce İdare Mahkemeleri tarafından yürütmenin durdurulması kararı dahi verilmezken bu aşamada Hakem Kurulunca verilen karar ile İdarelerinin idari işlem yapamayacak duruma getirilmesinin mümkün olmadığını, mezkur kararın Anayasa’nın 125.maddesinin 4.ve 5. Fıkralarına da aykırı olduğunu, yargının yetkisinin yerindelik denetimi şeklinde kullanılamayacağını, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceğini belirterek; ... Tahkim Merkezinin .../DA-900 numaralı dosyası ile devam eden tahkim yargılamasında verilen Hakem Kurulunun 6 numaralı Ara Kararının ve bu karara karşı yapılan itirazlarının reddine ilişkin 7 numaralı ara kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
İptal davasında davalı vekili, itiraza konu Hakem Kurulu Kararının hukuka uygun olduğunu, verilen ihtiyati tedbirin konusunun, tahkime başvuru talepleri ile ilgili olduğunu, zira hakem ve tahkime başvurularının bir yönünün 4735 sayılı Yasanın Geçici 6.maddesi düzenlemesinin uygulanmasına ilişkin olduğunu, verilen ihtiyati tedbir kararının sözleşme makamının yasaklama yaptırımının uygulanmasına ilişkin bildirimde bulunmasını yargılama sürecinde durdurmakla sınırlı olduğunu, idarenin, dava safahatında tedbir talebi ve benzeri konulara ilişkin beyanlarını tahkim dosyasına defaatle sunduğunu, yasaklama yaptırımına ilişkin sözleşme makamının ilgili Bakanlığa bildirimde bulunmasından sonra verilecek tedbir kararının işlevsiz kalacağı hususu gözetildiğinde, ayrıca beyan alınmasının geçici hukuki koruma müessesesini işlevsiz hale getireceğini, ayrıca İdarenin tedbir kararına karşı da itiraz hakkını kullandığını ve itirazının reddine karar verildiğini, diğer taraftan sözleşme makamından sadır olacak ... ve işlemler yönüyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 2.maddesi uyarınca idari yargının tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda görevli olmadığını, bu nedenle somut ihtilaf konusunda da tahkim mahkemesinin görevli olduğunu belirterek; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesi ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "Dairemizce öncelikle tahkim yargılaması yapan Hakem Kurulunca verilen ihtiyati tedbir kararları ve bu ihtiyati tedbir kararlarına karşı yapılan itirazlar hakkında verilen kararların niteliği, bu kararlara karşı yasa yolunun açık olup olmadığı, bu kapsamda bu kararlara karşı 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 439. maddesinde düzenlenen iptal davası açılıp açılamayacağı incelenmiş, inceleme yapılırken tarafların tahkim yargılamasında uygulanmasına karar verdiği ... Tahkim Merkezi usulleri de gözönünde bulundurulmuştur.
Geçici Hukuki Koruma Önlemleri; ... Tahkim Merkezi (...) Tahkim Kuralları'nın 31.maddesinde düzenlenmiştir. Maddede; taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, tek hakem veya hakem kurulunun göreve başlamasının beklenemeyeceği ölçüde acil bir durumun varlığı halinde, geçici
hukuki korumaya ihtiyaç duyan tarafın, ... Tahkim Merkezi Acil Durum Hakemi Kuralları uyarınca Sekretarya’ya başvurabileceği, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça tek hakem veya hakem kurulunun, taraflardan birinin talebi üzerine uygun gördüğü geçici hukuki koruma önlemine karar verebileceği, tek hakem ve hakem kurulunun, geçici hukuki koruma kararı verilmesini
uygun bir teminat verilmesine bağlı kılabileceği, dosyanın tek hakem veya hakem kuruluna havalesinden önce veya sonra tarafların, mahkemeden de geçici hukuki koruma talebinde bulunulabileceği, bu durumun tahkim anlaşmasına aykırılık teşkil etmeyeceği, tahkim anlaşmasından feragat anlamı taşımadığı ve tek hakem veya hakem kurulunun sahip olduğu yetkileri etkilemediği kabul edilmiştir. Görüldüğü gibi, düzenlemede tek hakem veya hakem kurulunca geçici hukuki koruma önlemine karar verilebileceği düzenlenmiş olmakla birlikte, verilen bu kararlara karşı itiraz ve itiraz üzerine verilebilecek kararlara karşı yasa yolları gösterilmemiştir.
6100 Sayılı HMK'nın tahkim yargılamasını düzenleyen maddeleri ise 407. ve devamı maddeleridir. Yasa'nın 410. maddesinde, tahkimde görevli ve yetkili mahkeme belirtilmiş olup tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme; konusuna göre tahkim yeri asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesidir. Tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli mahkeme, konusuna göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi, yetkili mahkeme ise davalının Türkiye'deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri mahkemesidir. Görüldüğü gibi, istinaf mahkemelerine tahkim yargılaması sırasında yapılacak olan işler ve verilecek kararlarla ilgili gerek ilk derece, gerekse istinaf mahkemesi sıfatıyla herhangi bir görev ve yetki verilmemiştir.
Tahkim yargılaması sırasında verilebilecek olan ihtiyati tedbirlere ilişkin olarak ise Yasa'nın ihtiyati tedbir kararlarını düzenleyen 389. ve devamı maddelerinden ayrık olarak, İhtiyati Tedbir Ve Delil Tespiti başlıklı 414. maddesinde ayrıca düzenleme yapılmıştır. Maddede; aksi kararlaştırılmadıkça, tahkim yargılaması sırasında hakem veya hakem kurulunun, taraflardan birinin talebi üzerine, bir ihtiyati tedbirin alınmasına veya delil tespitine karar verebileceği, ihtiyati tedbir kararı verilmesinin uygun bir teminat verilmesine bağlı kılınabileceği, Mahkemenin hakem veya hakem kurulunca verilen tedbir kararının, geçerli bir tahkim sözleşmesinin var olması kaydıyla taraflardan birinin talebi üzerine icra edilebilirliğine karar vereceği, hakem veya hakem kurulunun ya da taraflarca görevlendirilecek bir başka kişinin zamanında veya etkin olarak hareket edemeyecek olduğu hâllerde, taraflardan birinin ihtiyati tedbir veya delil tespiti için mahkemeye başvurabileceği, bu hâller mevcut değil ise mahkemeye başvurunun, sadece hakem veya hakem kurulundan alınacak izne veya tarafların bu konudaki yazılı sözleşmesine dayanılarak yapılacağı, tahkim yargılaması öncesi veya tahkim yargılaması sırasında taraflardan birinin talebi üzerine mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının, aksine karar verilmedikçe, hakem veya hakem kurulu kararının icra edilebilir hâle gelmesiyle ya da davanın hakem veya hakem kurulu tarafından reddedilmesi hâlinde kendiliğinden ortadan kalkacağı, Mahkemenin verdiği ihtiyati tedbir kararının, hakem veya hakem kurulu tarafından değiştirilebileceği veya ortadan kaldırılabileceği kabul edilmiştir. Bu düzenlemede de hakem veya hakem kurulunca geçici hukuki koruma önlemine karar verilebileceği düzenlenmiş olmakla birlikte, verilen bu kararlara karşı itiraz ve itiraz üzerine verilebilecek kararlara karşı yasa yolları gösterilmemiştir.
HMK'nın 444. maddesinin başlığı ise "Uygulanmayacak Hükümler" olup tahkim yargılamasına ilişkin kısımda düzenlenen konularda, aksine hüküm bulunmadıkça bu Kanunun diğer hükümlerinin uygulanmayacağı kabul edilmiştir. Bu durumda anılan Yasa'nın; ihtiyati tedbir kararları, bu kararlara karşı itiraz ve itirazların reddi halinde yasa yollarını düzenleyen 391. ve 394. maddelerinin tahkim yargılamasında verilen ihtiyati tedbir kararları ile ilgili uygulanamayacağı kanaatine varılmıştır.
HMK'nın 439. maddesi ise, hakem kararlarına karşı iptal davasını düzenlemekte olup bu maddede belirtilen "Hakem Kararı"; hakem yada hakem heyetlerince verilen nihai kararlardır. Dava konusu edilen kararlar ise, tahkim yargılaması sırasında verilmiş olan ihtiyati tedbir ve ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen red kararları olup iptal davasına konu olamayacaktır. Nitekim literatürde de benzer şekilde aşağıdaki görüş dile getirilmiştir.
"Tahkim yargılaması sonucunda verilen hakem kararları, iptal davasının konusunu oluşturacaktır. (HMK m.439, MTK m.15) Ancak tahkim yargılamasında verilen hakem veya hakem kurulunun tüm kararlarına karşı iptal davası açılması da mümkün değildir. Öncelikle nihai hakem kararları iptal davasının konusu olabilir. Davanın bir kısmı hakkında karar verilip de kalan kısmı hakkında yargılamaya devam edilmesi durumunda nihai karar olarak verilen kısım da iptal davasının konusu olacaktır. [...] Yargılama sırasında verilen geçici hukuki koruma tedbirleri, avans yatırılmasına ilişkin ara kararlar, bekletici mesele yapılmasına ilişkin kararlar, yargılamanın geçici olarak durdurulmasına ilişkin kararlar (taraflardan birisinin taraf olma niteliğinin kaybında olduğu gibi) keşif yapılması ve bilirkişi raporu alınmasına ilişkin kararlar ve benzeri nitelikte kararlar da nihai karar olmadıklarından tek başlarına iptal davasına konu olamayacaklardır" (Doğan Ağırman-Milli ve Milletlerarası Tahkim-1. Baskı, Sy: 632-633).
Tüm bu açıklamalar ve anlatımlar kapsamında; 6100 Sayılı HMK'nın 444. maddesi uyarınca tahkim yargılamasına ilişkin kısımda düzenlenen konularda, aksine hüküm bulunmadıkça bu Kanunun diğer hükümlerinin uygulanmayacağı, tahkim yargılamasında geçici hukuki koruma niteliğinde verilebilecek olan ihtiyati tedbir kararlarının, HMK'nın 389. ve devamı maddelerinden ayrık olarak, HMK'nın 414. maddesinde düzenlendiği, bu madde kapsamında verilebilecek olan ihtiyati tedbir kararları ve bu kararlara ilişkin itirazlar hakkında verilen kararlara karşı yasa yolu gösterilmediği, hakem yada hakem heyetlerince verilen geçici koruma niteliğindeki ihtiyati tedbir kararlarının yargılama sırasında verilen ara kararlar niteliğinde olup İstinaf Mahkemelerine yargılama sırasında Mahkeme yardımının gerekli olduğu işlemlerle ilgili olarak Yasa'da görev ve yetki verilmediği, İstinaf Mahkemelerinin görev ve yetkilerinin HMK'nın 439. maddesi gereği hakem yada hakem heyetlerinin verdiği nihai kararlara karşı iptal davası açılması halinde, bu davalarla sınırlı olup devam eden tahkim yargılamasında ihtiyati tedbir ve ihtiyati tedbire itiraz sonucu verilen kararlar yönünden inceleme yetki ve görevinin bulunmadığı, incelemesi yapılan ... bu davadaki talebin ise, tahkim yargılaması sırasında verilen ihtiyati tedbir ve bu ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin hakem kurulu kararının iptali talebi olup hakem kurulunca verilmiş nihai bir karar olmadığından tek başına iptal davasına konu da olamayacağı" gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hakem heyetinin mahkeme yetkisinde bulunan husus hakkında karar verme yetkisinin bulunmadığı, üçüncü kişileri etkileyecek ya da icra organlarının yetki alanına girecek tedbir kararlarının hakem kurulunca verilemeyeceğini, kamu düzenine aykırı olan kararın 4735 sayılı kanunun 26 ıncı maddesinin son fıkrası çerçevesinde uygulama kabiliyetinin bulunmadığı, tahkim yargılamasının konusu olmayan bir hususta ihtiyadi tedbir kararı verilmiş olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hakem heyeti tarafından verilen ihtiyati tedbir kararının iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 439. maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Somut olayda iptali istenen kararların geçici hukuki koruma tedbirlerinden ihtiyadi tedbire ilişkin ara karar ve buna itiraz edilmesi sonucu verilen ret kararı olduğu, ara karar olduğu ve niteliği itibariyle nihai kararlardan sayılamayacağı ve iptal davasına konu olamayacağı anlaşılmakla temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.