İDARENİN İHALE BORCU ÖDEMELERİNDE ZAMANAŞIMI

İHALE BORCU ÖDEMELERİNDE ZAMAN AŞIMI

Kamu ihale inşaat sözleşmeleri bir tür eser sözleşmesidir. Bu sebeple iş sahibinin yükleniciye bedel ödeme borcuna ilişkin zamanaşımı belirlenirken TBK’daki eser sözleşmesine dair zaman aşımını düzenleyen hükümler uygulanır. TBK m. 147/1,6 hükmüne göre, yüklenicinin ağır kusurunun bulunması veya borcunu gereği gibi ifa etmemesi dışındaki hallerde eser sözleşmesinden doğan alacaklarında beş yıllık zamanaşımı uygulanır. Buna göre kamu ihale inşaat sözleşmelerinde idarenin bedel ödeme borcunun zamanaşımı süresi borcun muaccel olduğu tarihten itibaren beş yıllık süreye tabidir.

Kural olarak yüklenicinin üzerine düşen edimi ifa edip; inşaatı bitirip iş sahibine teslim anında yahut teslimini teklif ettiği anda iş sahibinin bedel ödeme borcu muaccel hale gelir. Zamanaşımı süresinin başlangıcı da yüklenicinin alacağının muaccel olduğu bu andır.

 

Yargıtay 15. HD. 08.11.2010, E. 2010/4471 K. 2010/6071 “…inşaat sözleşmesi yürürlükte tutulmaktadır ve yüklenici davalı da yüklendiği edimini ifa etmemiştir. Buna göre, zamanaşımı süresinin dolmuş olduğundan söz edilemez

Yargıtay 23. HD. 24.05.2013, E. 2013/2354 K. 2013/3479 “Yüklenicinin yapımını üstlendiği inşaatın, sözleşme ve ekleri, tasdikli projesi ve ruhsatı ile imara uygun olarak tamamlanıp arsa sahiplerine ait tüm bağımsız bölümlerin teslimi ile zamanaşımı başlar… Öte yandan; yukarıdaki açıklanan ilkeler doğrultusunda davalı arsa sahiplerine ait bağımsız bölümlerin sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği tarih araştırılarak zamanaşımı def'i ile ilgili karar verilmesi gerekirken, inşaat aşamasında dahi kat irtifakı kurulabileceği hususu gözden kaçırılarak, kat irtifakı tesis tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin başladığının kabulü de doğru olmamıştır.”

 

Zamanaşımının başlangıç anı sözleşmede taraflarca da kararlaştırılmış olabilir. Bu halde ise sözleşmedeki vade tarihinden itibaren zamanaşımı işlemeye başlar.

Kamu ihale inşaat sözleşmelerine konu inşaatın yapımı maliyetli ve inşa süreleri uzun olduğundan uygulamada yüklenici ödemelerini peyderpey geçici hakediş ödemeleri ile tahsil eder. Geçici hakediş dönemlerinde bu alacaklar kendiliğinden muaccel olur ve her geçici hakediş ödemesinin zamanaşımı sözleşmeye göre ödenmesi gereken tarihten itibaren yani vadesinde başlar. Geçici hakedişler farklı zamanlarda düzenlenir ve ödenir. Bu sebeple her bir geçici hakediş ödemesi farklı tarihlerde muaccel olacağından zamanaşımı sürelerinin işlemeye başlama süreleri de birbirinden farklılık arz eder. Kesin hakediş ödemesinde ise kesin hesabın idare tarafından onaylanması ile birlikte bedel alacağı muaccel hale gelir ve zamanaşımı da bu tarihten itibaren işlemeye başlar.

Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre kesin hakediş ödemesinde zamanaşımı, kesin kabulün onay tarihi ile kesin hesabın onay tarihinden hangisi sonra ise o tarihten itibaren işlemeye başlar.

 

Yargıtay 15. HD. 22.09.2003, 2003/3727-4146

Yargıtay 15. HD. E. 2013/6236 K. 2014/213

Yargıtay 15. HD. 3.3.2016, E. 2015/3232 K. 2016/1427

Yargıtay HGK. 28.12.2005, E. 2005/15-769, K. 2005/772 “Somut olayda kesin kabulün 10.06.1997 tarihinde yapılmış olması karşısında, bundan daha önce 10.01.1996 tarihinde düzenlenen kesin hesabın davacı tarafından onaylandığı 30.01.1996 tarihinin zamanaşımının başlangıcına esas alınmasına hukuken olanak bulunmamasına; 10.06.1997 kesin kabul tarihi itibariyle ise, eldeki davanın beş yıllık zamanaşımı süresi dolmadan 24.08.2001 tarihinde açılmış olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”

 

Yargıtay 15. HD. 19.1.2015, E. 2014/6512 K. 2015/202 “Somut olayda, kesin hesap hakedişi ve kesin hesap fişi kesin kabul tarihinden sonra onaylandığından kesin hesabın onaylandığı 21.12.1995 tarihi zamanaşımına başlangıç alınmalıdır. Bu tarih başlangıç alındığında uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresi 21.12.2005 tarihinde dolmaktadır. Eldeki dava 26.08.2005 tarihinde süresi içinde açılmış, ıslah ise 14.04.2013 tarihinde zamanaşımı süresi dolduktan sonra yapılmıştır. Davalı vekili süresi içinde verdiği 25.04.2013 tarihli dilekçe ile ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunduğundan ıslahla talep edilen miktarın zamanaşımı nedeniyle reddi gerekirken yazılı şekilde ıslahla artırılan miktar yönünden de kabul kararı verilmesi hatalı olmuştur.”

 

Yargıtay 6. HD. 26.10.2022, E. 2021/5885 K. 2022/4993 “Kamu İhale sözleşmeleri Kanununa göre yapılan sözleşmelerde zamanaşımı, kesin kabulün onay tarihi ile kesin hesabın onay tarihinden hangisi sonra ise o tarihten başlar ve 5 yıldır. Somut olayda, kesin kabul onay tarihi 28.05.2013, kesin hesap hakediş onayı ise 17.06.2013 tarihidir. Bu durumda zamanaşımının başlangıç tarihi 17.06.2013'tür. Bu tarih başlangıç alındığında 5 yıllık zamanaşımı süresi 17.06.2018 tarihinde dolmaktadır.”

 

Kesin hesabın onaylanması veya hesap kesiminin yapılması zamanaşımını kesen süre olarak kabul edilmemektedir. Vadesi gelmiş borcun ödenmesi için sözleşmede ek bir süre tanınmışsa, zamanaşımı bu ek sürenin bitiminden itibaren işlemeye başlar.