Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2024/2835 E. , 2024/3794 K.
"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2024/2835
Karar No:2024/3794
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Savunma Sanayi Uluslararası Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Müdürlüğü
İSTEMİN KONUSU: ... İdare Mahkemesi'nin...tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Savunma Sanayi Başkanlığı'nca gerçekleştirilen "Uçak ve Helikopter Kiralama Projeleri" ihalesi neticesinde imzalanan "Hafif Sınıf Helikopter Kiralama Projesi Sözleşmesi", "Ağır Sınıf Helikopter Kiralama Projesi Sözleşmesi" ve "Gece Görüş Helikopter Kiralama Projesi Sözleşmesi"nin, sözleşmeden doğan yükümlülüklerin gereği gibi yerine getirilmemesi durumunda uygulanacak gecikme cezalarının düzenlendiği "Gecikme Cezaları" başlıklı 15. maddeleri ile anılan maddeler uyarınca verilen cezaların ve anılan maddeler uyarınca ceza tesis edilmemesi, tesis edilen cezaların iptal edilmesi ve sözleşmelerin söz konusu maddelerinin iptal edilmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin ... sayılı Orman Genel Müdürlüğü işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; davacının iptal talebine yönelik iddialarının ihale sürecine ilişkin olmadığı, sözleşmelerin uygulanması sırasında Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle meydana gelen tedarik sıkıntısına ilişkin olduğu, dolayısıyla ihale sürecine ilişkin hususlardan kaynaklanmayan, ihale gerçekleştikten ve sözleşme imzalandıktan sonra sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ifası aşamasında meydana gelen durum üzerine sözleşme hükmüne dayanılarak tesis edilen işlemlere ve sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ifası aşamasına ilişkin sözleşme maddesinden kaynaklandığı sabit olan davanın görüm ve çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, bu karara karşı aynı Kanun'un 20/A maddesi uyarınca 15 (on beş) gün içerisinde Danıştay'a temyiz yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kapsam ve nitelik" başlıklı 1. maddesinin ilk fıkrasında, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü, bu Kanun'da gösterilen usullere tabidir." kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanun'a 6545 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle eklenen "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda söz konusu yargılama usulünün uygulanacağı; (g) bendinde, verilen nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun'un 6545 sayılı Kanun'un 19. maddesiyle değiştirilen "İstinaf" başlıklı 45. maddesinin 1. fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği; 6. fıkrasında, bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararlarının kesin olduğu, 8. fıkrasında, ivedi yargılama usulüne tâbi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamayacağı kuralları yer almıştır.
6545 sayılı Kanun'un genel gerekçesinin idari yargıda istinaf kanun yolunun getirilmesine ilişkin kısmında, "İdari yargı ilk derece mahkemelerince verilen nihai kararların bir kısmı bölge idare mahkemesince, kalan kısmı ise Danıştay tarafından denetlenmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45’inci maddesinde itiraz üzerine bölge idare mahkemelerinde kesinleşecek davalar sayılmış olup, bunlar dışındaki tüm davalar temyiz üzerine Danıştay tarafından incelenmektedir. Bu uygulama sebebiyle idare ve vergi mahkemelerinin nihaî karara bağladığı dosya toplamının yaklaşık yüzde yetmişi Danıştay'da, yüzde otuzu ise bölge idare mahkemelerinde denetlenmektedir. Anılan iş yükü sebebiyle Danıştay'a gelen dosyaların kesinleşme süresi uzamaktadır. Bu bağlamda, idari yargıda istinaf kanun yolunun getirilmesi konusu öteden beri yargı paydaşları arasında tartışılmaktadır. ... 2577 sayılı Kanun’un 46’ncı maddesinde yapılan değişiklikle, istinaf mahkemelerince karara bağlanacak konulardan hangisinin temyiz yolu ile Danıştay'a gideceği belirlenmekte olup, bu maddede tahdidi olarak sayılan bu konular dışındaki davaların bölge idare mahkemelerinde istinaf incelemesi neticesinde kesinleşmesi öngörülmektedir. Böylece Danıştay’ın temyizen karara bağladığı iş yükünün yaklaşık yüzde seksen oranında azaltılarak Danıştay’ın içtihat mahkemesi rolünün güçlendirilmesi amaçlanmaktadır." açıklamalarına yer verilmiştir.
Anayasa'nın 142. maddesi uyarınca, Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Kanun yolları da, yargılama usulleri arasında yer alır. Yargı yerlerince yapılacak incelemeler sonunda verilecek kararlardan hangisinin kesin olduğunun belli edilmesi dahi, anılan madde hükmü ile Anayasa'daki temel ilkelere ve güvence kurallarına aykırı olmamak üzere yasa koyucunun takdirine bırakılmıştır (AYM kararı, E:1985/23, K:1986/2, Karar tarihi: 20/01/1986).
Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceğini belirten Anayasa’nın 142. maddesinin de kanuni hakim güvencesinin değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Kanuni hakim güvencesi, mahkemelerin kuruluş ve yetkileri ile izleyecekleri yargılama usulünün yasayla düzenlenmesini ve dava konusu olay ortaya çıkmadan önce belirlenmesini gerektirir. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesi kararlarında, kişinin hangi mahkemede yargılanacağını önceden ve kesin olarak bilmesini gerektiren doğal hakim ilkesini koruyan bir hüküm olarak ele alınmaktadır (AYM kararı, Muhammed Deniz başvurusu, B. No: 2014/10728, Karar tarihi:18/07/2018).
Aktarılan kanuni düzenlemelere göre, 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle birlikte 20/07/2016 tarihinden sonra ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı genel kanun yolunun istinaf olarak belirlendiği, yalnızca 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesinde tahdidi olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna da başvurulabileceği, 2577 sayılı Kanun'da düzenlenen özel ve istisnai bir yargılama usulü olan ivedi yargılama usulüne tabi olan uyuşmazlıklarla ilgili olarak ise ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı hangi tarihte verildiğine bakılmaksızın doğrudan temyiz kanun yoluna başvurulabileceği açıktır.
2577 sayılı Kanun'un 1. maddesinin ilk fıkrası uyarınca, idari yargının görevine giren uyuşmazlıkların çözümü bu Kanun'da gösterilen usullere tabi bulunduğundan ve anılan Kanun'un 20/A maddesinde yer verilen ivedi yargılama usulü öncelikle ve süratle sonuçlandırılması önem taşıyan bazı idari dava türleri için öngörülen özel bir yargılama usulü olduğundan; adli yargının görevinde olduğu değerlendirilen uyuşmazlıklar bakımından Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümünde uygulanacak usulü belirleyen 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda düzenlenen özel bir yargılama usulü olan ivedi yargılama usulü uygulanarak karar verilmesi mümkün değildir. Ayrıca, istisnai bir yargılama usulü olan ivedi yargılama usulünün bu şekilde geniş bir yorum yoluyla genel yargılama usulü yerine uygulanmasının Anayasal kurallar uyarınca kanunla belirlenmesi zorunlu olan yargılama usulüne ilişkin konulardan biri olan mahkeme kararlarına karşı başvurulacak kanun yolunu etkileyeceği açıktır.
Bu durumda, Savunma Sanayi Başkanlığı'nca gerçekleştirilen "Uçak ve Helikopter Kiralama Projeleri" ihalesi neticesinde imzalanan "Hafif Sınıf Helikopter Kiralama Projesi Sözleşmesi", "Ağır Sınıf Helikopter Kiralama Projesi Sözleşmesi" ve "Gece Görüş Helikopter Kiralama Projesi Sözleşmesi"nin, sözleşmeden doğan yükümlülüklerin gereği gibi yerine getirilmemesi durumunda uygulanacak gecikme cezalarının düzenlendiği "Gecikme Cezaları" başlıklı 15. maddelerinin, anılan maddeler uyarınca verilen cezaların ve anılan maddeler uyarınca ceza tesis edilmemesi, tesis edilen cezaların iptal edilmesi ve sözleşmelerin söz konusu maddelerinin iptal edilmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin ... sayılı ... Genel Müdürlüğü işleminin idari işlem niteliğinde ihale işlemi olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna ulaşıldığından, çözümü adli yargının görevinde olan, 2577 sayılı Kanun ile bu Kanun'da düzenlenen usullerin uygulanmasına ve öncelikle sonuçlandırılması özel önem taşıyan uyuşmazlık olarak nitelendirilmesine imkan bulunmayan ve ivedi yargılama usulü kapsamında yer almayan dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak, genel yargılama usulü yerine ivedi yargılama usulü uygulanarak karar verilmesinde usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan ...-TL temyiz yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine, 03/10/2024 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Mahkemece, ivedi yargılama usulüne tabi olduğu değerlendirilerek verilen kararın temyiz edilmesi halinde, 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin (g) bendi uyarınca temyiz isteminin incelenip incelenemeyeceğine ilişkin olarak öncelikle uyuşmazlığın ivedi yargılama usulü kapsamında olup olmadığına bakılması ve bu konuda bir karar verilmesi gerekmektedir.
İvedi yargılama usulüne tabi olan işlemlerden doğan uyuşmazlıklarla ilgili olarak ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı hangi tarihte verildiğine bakılmaksızın temyiz kanun yoluna başvurulabileceği, bunlar dışında kalan uyuşmazlıklarla ilgili olarak 20/07/2016 tarihinden sonra verilen kararlara karşı kural olarak istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, ancak 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesinde tahdidi olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna da başvurulabileceği açıktır.
Bu durumda, Danıştay tarafından bir kararın istinaf incelemesinden geçmeden doğrudan temyizen incelenerek karar verilebilmesi için öncelikle ortada ivedi yargılama usulü kapsamında bir uyuşmazlık bulunması gerekmektedir.
İvedi yargılama usulü kapsamında yer almayan bir uyuşmazlığa ilişkin kararın istinaf aşaması (uyuşmazlığın Mahkemece ivedi yargılama usulü kapsamında bir uyuşmazlık olarak değerlendirilmesi nedeniyle) atlanmak suretiyle temyiz incelemesinin yapılması İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda düzenlenen iki ve/veya üç aşamalı yargılama sistemine aykırılık oluşturur.
Danıştay tarafından, Mahkemece doğrudan temyiz incelemesine tabi olduğu değerlendirilen uyuşmazlığın ivedi yargılama usulü kapsamında yer almadığına karar verilmesi halinde, Mahkemece yapılan değerlendirmeyle bağlı olunmaksızın, olması gerekenden hareketle istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
Dava konusu uyuşmazlığın, ivedi yargılama usulüne tabi olmadığı kabul edilmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla, temyiz isteminin görev yönünden reddine karar verilerek dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi'ne gönderilmek üzere kararı veren ... İdare Mahkemesi'ne iadesine karar verilmesi gerektiği oyuyla, bozma yönünde verilen karara katılmıyorum.