T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1200
KARAR NO : 2019/1102
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2014
KARAR TARİHİ : 07/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin, azınlık haklarının ihlalini bir davranış modeli haline getirdikleri,çoğunluğun, ... ve onun iştiraklerindeki şirket işlerinden müvekkilini uzaklaştırdığını, keyfi bir yönetime başladığını, kendisinin yararına, pay sahibi müvekkilini mağdur edecek uygulamalara giriştiğini, müvekkilinin bütün taleplerini reddettiğini ve müvekkiline şirket ve işleri konuşumla ya hiç bilgi vermediğini ya da yetersiz bilgiler verdiğini, davalı yöneticilerin, kanuni yükümlülükleri alan bağlılık ve özen yükümüne riayet etmedikleri ve dürüstlük kuralına aykırı davrandıklarını, ... şirketinin 28/03/2014 tarihli olağan genel kurul toplantısında, yönetim kurulu üyelerine yüksek ücret dışında ek menfaatler sağlandığını, genel kurulda davacının bilgi alma ve inceleme hakkının yönetim kurulu tarafından ihlal edildiğini beyan ederek, geçici talep sonucu olarak ve belirsiz olacak kurulları çerçevesinde davacılar tarafından talep edilen zarar miktarının şirket tüzel kişiliği yönünden 200.000,00TL olduğu dikkate alınmak suretiyle, tazmini gereken zarar miktarının tespitiyle, zarar miktarının tespitinden sonra davacılar tarafından bildirilecek kesin talep sonucunu göre talep ettikleri miktarın, zararın oluştuğu tarihten itibaren şirkete ödenmek üzere avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın, dava hakkının kötüye kullanılması suretiyle, şirketin yönetimini ve diğer pay sahiplerini taciz amacıyla ve HMK 29. mad. aykırı olarak açıldığı bu sebeple reddi gerektiği bu şekilde açılmış 26 adet davanın olduğu, TTK uyarınca yönetim kurulu üyelerine sorumluluk davası açılmasının şartlarının, yönetim kurulu üyelerinin esas sözleşmeden ve kanundan doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal etmesi ve şirketi zarara uğratması olduğunu, huzurdaki dava bakımından bu şartların hiçbirinin gerçekleşmediğini, davacının da müvekkillerinin kanuna aykırı ya da esas sözleşmeye aykırı fiillerde bulunup kusurlarıyla yükümlülüklerini ihlal ettiklerine ilişkin hiçbir somut açıklama ya da delil ileri sürmediğini, davalıların da içinde bulunduğu yönetim kurulunun ... Sanayii A.Ş'yi tabi olduğu mevzuata uygun, tedbirli bir yönetici gibi hareket ederek yönettiğini, şirketin karlılığı ve sektördeki konumunun bunun en açık göstergesi olduğunu, şirketin yönetim kurulu üyelerinin, yönetim kurulu kararlarına birlikte imza attıklarını, bu sebeple, yönetim kurulu üyelerinden sadece yedisinin ibra edilmeyerek kendilerine sorumluluk davası açılmasının davacının iddialarının ciddi olmadığının delili olduğunu, Genel kurulda finansal tabloların büyük bir çoğunlukla müzakere ve tasdik edildiğini, bilgi alma ile ilgili iddialar sorumluluk davası ile ilgili olmadığı gibi, davacının pay sahibine şirket ve şirketin işleri hakkında hiç bilgi verilmediği ya da yetersiz bilgi verildiği, şirketin davacı için bir sır kutusu olduğu iddialarının da gerçeğe aykırı ve kötü niyetli olduğunu, davacının sorumluluk nedenleri olarak ileri sürdüğü yönetim kurulu üyelerinin faaliyetleri ile şirketi zarara uğrattıkları iddiasının kabul edilemez olduğunu beyan edilmekle yukarıda açıklanan nedenlerle, “SONUÇ VE TALEP” olarak ... Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan ... E. sayılı davanın ve ... Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan ... E. sayılı davanın dosyalarının celp edilerek incelenmesine ve bu davaların bekletici mesele yapılmasına, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esas bakımından reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yüklenmesini talep etmiştir.
Dava, şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizin 09/02/2017 tarihli 6. Celsesi, 1 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 07/09/2018 tarihli raporunda özetle;
''Dosyaya sunulan bilgi ve belgeler çerçevesinde, yukarıda arz ve izah edilen gerekçeler doğrultusunda;
a)...’nın yapılmasını, istediği işler ile ilgili olarak Davalı ... tarafından raşeron firmalardan teklifler alındığı, bu tekliflerden uygun birim fiyatlara göre keşif özeti hazırlandığı, bu keşif özetlerinin ...'nın onayına sunulmuş olduğu, her bir proje için hakedişler düzenlendiği, bu hakedişlere uygun olarak ...'ya faturalar düzenlendiği, her bir proje için geçici kabul yapılmış olduğu,
B)Davalı ...'un birim fiyatlar üzerine koyduğu %15 Genel Gider + Müteahhitlik Karı'nın dava dışı ...'yı zarara uğratacak aşırı bir değer olmadığı yönündeki tespit ve kanaatlerimizi arz ederiz'' denilmiştir.
Bilirkişi heyetinde görevli Prof. Dr. ...'un ayrık raporunda özetle;
''DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlığın esası, dava dışı ... tarafından 15.000.000 tutarlı ve %15 kar marjlı olarak ...'a yaptırılan işte işin veriliş yapılış tarihi itibariyle piyasa rayiçlerine uygun olup olmadığı, ...'nın bu iş nedeniyle bir zarara uğrayıp uğramadığı, varise zararın tespiti, zarar varise davalı şirket yöneticilerinin kusurlarının bulunup bulunmadığı hususlarında yoğunlaşmaktadır.
Bir başka ifade ile davalıların yönetim kurulu sıfatı ile ... şirketinin fabrika inşaat işinin kendi kurdukları ve pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi oldukları diğer bir dava dışı ... Şirketine % 15 kar marjı ile yaptırmalarından dolayı bir zararın doğup doğmadığı, doğmuşsa bu zarardan TTK md. 553 hükmü gereği müteselsilen sorumlu tutulup tutulmayacakları, ayrıca davalı yönetim kurulu üyelerinin yüksek ücret dışında ek menfaatler de sağlayıp sağlamadıkları ve bundan dolayı da şirketin zarara uğrayıp uğramadığının tespiti ile makul ölçüyü aşan kısmın tazmini hususlarında yoğunlaşmaktadır.
Davacı, zarara uğratıldığını iddia ettiği dava dışı ... Şirketinde pay sahibidir. Bilindiği gibi, pay sahiplerinin yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açabilmeleri için, ibra oylamasında olumsuz oy kullanmış olması, çekimser kalması ya da genel kurul toplantısına katılmamış olmasına bağlıdır. Davacının 28.03.2014 tarihli genel kurul toplantısında davalı yönetim kurulu üyelerinin ibralarına karşı olumlu oy kullandığı iddiası bulunmadığından, dava açma hakkı vardır, TTK md 558 fıkra 2. sorumluluk davası için TTK md 558 fıkra 2'de öngörülen 6 aylık süre ise, yönetim kurulu üyeleri hakkında olumlu ibra kararı verilmesi halinde geçerli olup, ibranın reddi halinde bu 6 aylık sürenin uygulanıp uygulanmayacağı belirtilmemiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, TTK md 558 düzenlemesinin başlığı, "ibranın etkisi" olup, düzenleme genel kurulun ibra kararı vermesi halindeki hukuki sonuçları düzenlemektedir. Oysa somut olayda davalılar hakkında ibra kararı verilmemiş, ibraları genel kurul tarafından reddedilmiştir. Dolayısıyla ibranın etkisini düzenleyen TTK md 558 fıkra 2'deki sorumluluk davası açılması için öngörülen 6 aylık süre, ibranın reddinin sonucu olarak uygulanamaz.
Sayın mahkemenin farklı takdir etmesi halinde ya da bilançonun onaylanmasını örtülü ibra olarak kabul etmesi halinde ise, ibranın reddi kararı 28.03.2014 tarihli genel kurul toplantısında alındığından ve huzurdaki sorumluluk davası da 29.09.2014 tarihinde açtığından, 6 aylık süre dolduktan hemen sonra açılmış olmaktadır. Hemen belirtelim ki, TTK md 558 fıkra 2'deki 6 aylık dava açma süresi hak düşürücü süredir, çünkü dava açma hakkının düşeceğinden söz etmektedir. Ancak bir kere daha belirtmek gerekir ki, sürenin başlangıcı dahi ibra kararından itibaren başlamaktadır, ibranın reddine ilişkin karardan itibaren değil. Dolayısıyla bu sürenin ibranın reddinin sonucuyla ilgili olmadığı kanaatini taşımaktayız.
Genel kurulunun fınansal tabloları, bilançoyu onamasının örtülü ibra sonucunu doğurması, TTK md 424 hükmünde düzenlenmiştir. Buna göre bilançonun genel kurul tarafından onaylanmasının örtülü ibra sonucunu doğurabilmesi için kararda aksine açıklık bulunmaması gerekir.
Örtülü ibra, genel kurul gündeminde açıkça ibraya ilişkin bir madde varsa, yani TTK md 424 hükmünün aksi açıkça ayrı bir genel kurul kararına konu ise, geçerli değildir. Bir başka ifade ile, genel kurul yönetim kurulu üyelerinin ibrası için ayrıca karar alac..., bilançonun onaylanmasının TTK md 424 hükmündeki örtülü ibra sonucunu doğurması mümkün değildir. Takdir savın mahkemenindir.
Bir başka husus ise, davacının bilgi edinme hakkını kullanmasının ya da somut olay bakımından bilgi edinme hakkı kapsamında sorduğu sorulara genel kurulda cevap alamamasının huzurdaki dava ile hukuki ve fiili bağının tespitidir.
Davacının 28.03.2014 tarihli genel kurul toplantısında sorduğu soruların büyük bir kısmına zamanın az olduğu, başka toplantıların da yapılacağı, ayrıca soruların cevaplarının KAP'a bildirilerek umuma açık olduğu, internet sitesinde de yer verildiği gerekçesiyle reddedilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, pay sahibinin bilgi edinme hakkının genel kurulda kullanılacağı açıkça hükme bağlanmıştır. TTK md 437 fıkra 2'de açıkça "Pay sahibi genel kurulda.... “ diye başlayarak bilgi edinme hakkının nerede kullanılacağını özellikle belirtmektedir; Bilgi edinme hakkı genel kurulda kullanılabilir. Ayrıca, genel kurul dışında herhangi bir pay sahibine verilen bir bilginin genel kurulda diğer pay sahiplerine de verilmesi gerektiğini belirtirken bilgi edinme hakkının genel kurulda kullanılması gerektiğini vurgulamaktadır. Bir anonim şirket yönetim kurulu pay sahiplerine genel kurulda nilgi verme zorunluluğunu ve yükümlülüğünü, istenen bilgiler KAP'da açıklanmış ve kamuya duyurulmuştur zaten gerekçesi ile ihlal edemez. KAP bildirim yükümlülüğü ile pay sahiplerinin genel kurulda bilgi alma hakları ortadan kaldırılamaz.
Bu kuralın bir amacı vardır, o da bütün pay sahiplerini katılma hakkı olan organ olan genel kurulda bilgini paylaşılması suretiyle bilgiyi talep eden pay sahibi dışındaki diğer pay sahiplerinin de bu bilgiden yararlanma olanağını elde etmeleridir.
Çünkü bilgi edinme hakkı sadece ve sadece ortaklık haklarını kullanmasına yarayac... kullanılabilir. Başka bir amaç için pay sahibinin bilgi edinme hakkını kullanması kabul edilemez. Somut olay bakımından da davacının talep ettiği bilgilerin huzurdaki davanın açılmasında veya açılmamasında etkili olacak bilgiler olduğu kanaati hasıl olmuştur. Çünkü davacı doğrudan dava dışı ... Şirketine % 15 kar marjı ile yaptırılan inşaat işi ile ilgili bilgi talep etmektedir. Bu bilgileri elde etseydi, huzurdaki davanın açılıp açılmaması hususunda farklı bir sonuç da doğabilirdi.
Sermaye piyasası mevzuatı kapsamında kamuya yapılan açıklamalara veya internet sitesinde duyurulan bilgi ve açıklamalara dayanılarak, TTK md 437 hükmünde kaldırılması veya sınırlandırılması dahi yasaklanmış bilgi edinme hakkının kullanılamayacağı ileri sürülemez. Takdir sayın mahkemenindir.
Somut olayda davalıların pay sahibi oldukları ve yeni kurdukları ... Şirketinin de aynı zamanda yönetim kurulu üyesi oldukları, bu sebeple yönetim kurulu üyesi oldukları ... ve ... Şirketlerini temsilen her iki şirket arasında bir inşaat taahhüt sözleşmesi yapmalarının çifte temsil niteliğinde olduğu açıktır. Yani davalı yönetim kurulu üyeleri konu inşaat taahhüt sözleşmesinde hem yüklenici hem de iş sahibi sıfatı ile imza atmışlardır. Bu bir çifte temsildir ve çifte temsil TTK md. 395 hükmünün birinci fıkrasında aynen şöyle düzenlenmiştir: Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi hâlde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Diğer taraf böyle bir iddiada bulunamaz.
Somut olayda davalı yönetim kurulu üyelerinin genel kuruldan çifte temsil kapsamında işlem yapma yetkisi alıp almadıklarına ilişkin bir durum tespit edilmemiştir.
Ancak şirket genel kurulu yönetim kurulu üyelerine şirketle işlem yapma ve çifte temsil yasağından muafiyet kararı verse bile, yönetim kurulu üyelerinin bu muafiyetlerini şirket aleyhine kullanamayacak, şirketin lehine işlem tesis etmek zorunlulukları devam edecektir.
Davalılar, ... Şirketinin fabrika inşaat işi ihalesini kendi sahibi ve yönetim kurulu üyesi oldukları ... Şirketine %15 kar marjı ile yaptırmışlardır.
% 15 kar marjı ile ... Şirketini zarara uğratıp uğratmadıkları hususuna gelince TTK md 553 hükmü aynen şöyledir:
MADDE 553-(1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde,(...)
(2)hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. (1)(2) (2) Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar.
(3)Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.
Ticari hayatta her zaman kazanma, kar elde etme beklentisi ile kaybetme, zarar etme riski birlikte mevcuttur. Bir tacir, ticari işletmesi ile ilgili bir mal veya hizmet satarken veya satın alırken her zaman bu satım işleminden kar edebileceği gibi zarar da edebileceğini hesap eder. Ticari hayatta zarar riskinin satın tek bir tarafta bırakılması basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğüne aykırılık teşkil eder.
Yönetim kurulu üyelerinin özen ve bağlılık yükümlülüğü, "TTK md 369- (1) Yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar.
(2) 203 ilâ 205 inci madde hükümleri saklıdır." biçiminde düzenlenmiştir.
Bir anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin kendi sahibi olduklar bir başka anonim şirkete fabrika ihale işini vermeleri ve bu ihale işini % 15 kar marjı garantili yapmaları, yapılacak ticari işteki ve aslında kendi sahibi oldukları anonim şirkete (...'a) ait olan zarar etme riskini ortadan kaldırarak, davacı ile birlikte pay sahibi oldukları ... Şirketine transfer temleri anlamına gelecektir ki, burada çifte temsilde her zaman dikkat edilmesi gereken, temsil ettikleri her iki tarafın da menfaatleri arasında denge gütme yükümlülüğünün de ihlali söz konusu olacaktır. Davacılar, davacı ile birlikte pay sahibi oldukları ... Şirketinin değil, davacı dışında pay sahibi oldukları ... Şirketinin menfaatlerini gözetmişlerdir. Bu sebeple de TTK md 369 hükmündeki özen borcu yükümlülüğünü ihlal etmişlerdir.
Davacıların almış oldukları ücret ve menfaatlerin ise olağan ve makul ölçülerin üzerinde olduğuna dair bir maddi tespit yapılamamıştır.
SONUÇ
Davacılar çifte temsil yolu ile yapmış oldukları ... ve ... Şirketleri arasındaki inşaat taahhüt sözleşmesinde ticari hayatta er zaman mevcut olan zarar etme riskini davacı ile birlikte pay sahibi oldukları ... Şirketi aleyhine ihlal ettikleri ve davacı hariç pay sahibi oldukları ... Şirketi lehine işlem tesis ettikleri, bu sebeple TTK md 369 hükmündeki özen borcunu da ihlal ettikleri, meydana gelen zarardan da TTK md 553 hükmü gereğince müteselsilen sorumlu olabilecekleri kanaatine varmış olduğumu, takdiri tamamen sayın mahkemeye ait olmak üzere saygılarımla arz ederim.'' denilmiştir.
Mahkememizin 15/11/2018 tarihli 11.celsesi, 4 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda ek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 25/04/2019 tarihli ek raporunda özetle;
"DEĞERLENDİRME:
Kurulumuzun cevaplandırması istenen hususlar ile ilgili cevaplar aşağıda özetlenmiştir.
-... Firması’ndan alınan hizmetin müteahhit hizmeti mi, inşaat danışmanlık ve yardımcı tesis işletmeciliği mi olduğu,
Cevap:... firmasından alınan hizmet, kök raporda da açıklandığı özere müteahhitlik hizmeti ile tam olarak örtüştüğü söylenebilir. Müteahhitler de ihaleye girecekleri zaman, işveren tarafından kendilerine verilen dokümanlar (proje, teknik şartname, mahal listesi v.s.) çerçevesinde taşeron firmalardan teklifler alarak ihale bedelini belirlemekle ve ihalenin üzerinde kalması halinde örneğin kaba inşaatı A taşeronuna, Elektrik Tesisat işlerini B Taşeronuna, mekanik Tesisat işlerini de C Taşeronuna ,... vermektedirler. Burada da ... firması bazı firmalardan imalat bazında teklifler almış ve işe ait keşfi hazırlayarak ...’ya sunmuş ve onun kabulü ile de iş gerçekleştirilmiştir. Burada yapılan işin danışmanlıktan daha geniş kapsamda olduğu görülmektedir.
-Alınan hizmetin gerekli olup olmadığı,
Cevap:Davalı ...’nın bünyesinde bu işleri götürecek bir ekip olmamalı ki bu hizmetleri almak zorunluluğu hissedilmiştir. Kurulumuz ...’nın iş yapısını bilecek durumda değildir.
-...’dan alınan hizmet karşılığında -taşeronlara yaptırılan iş dışmda-taşeronlarca yapılan işleri denetlemek, teklif almak, raporlamak ... gibi yapılan işlerin kalem kalem belirtilmesi,
Cevap:Bu husus Kök Raporumuzda her bir imalat için ayrıntılı olarak ele alınıp açıklanmıştır.Burada tekrarına gerek bulunmadığı kanısındayız. ... taşeronlardan teklifler almış, işleri denetlemiş ve raporlamıştır.
-... kalem müteahhitlik hizmeti değil de danışmanlık hizmeti olması halinde danışmanlık hizmetinin kar oranının,Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Birim Fiyatlarında ve Merkez Bankası Sektör bilançosunda ne kadar olduğu,
Cevap:Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Birim Fiyatlarında, Danışmanlık hizmeti ile ilgili olarak herhangi bir açıklama bulunmamaktadır.Danışmanlık hizmeti ile ilgili olarak piyasada kalıplaşmış bir yüzde bulunmamaktadır.Burada yapılan işin maliyet + kar ile karıştırılmaması gerekmektedir.Maliyet + kar sisteminde, İşveren her türlü maliyeti karşılamakta, Yükleniciye sadece bu maliyet üzerinden ücret ödemektedir. Bu durumda Yükleniciye ödenen kar oram ülkemizde %10 civarında olmaktadır.
-Grup İçi Firma olduğu beyan edilen ...’in ...’a %5 gibi kar marjı ile müteahhitlik teklif mektubu ile davaya konu bu işlerin ve kar oranının kıyaslamasının yapılması,
Cevap:Burada yapılan işin maliyet + kar sistemi ile karıştırılmamalıdır. Maliyet + kar sisteminde, İşveren her türlü maliyeti karşılamakta, Yükleniciye sadece bu maliyet üzerinden ücret ödenmektedir.Bu durumda Yükleniciye ödenen kar oranı ülkemizde %10 civarında olmaktadır.Piyasada taahhüt işi yapan kişilerle yapılan görüşmelerde Avrupa ülkelerinde bu kar oranı %6 civarında iken 3. Dünya ülkelerinde %25’e kadar çıktığı öğrenilmiştir.
Nitekim davalıların dosyaya sunduğu 07.03.2019 tarihli dilekçe ekinde ...’in yaptırılan Cephe İşleri ile ilgili olarak genel giderleri karşıladığı ifade edilmektedir. Genel Giderler %9,82 olarak hesaplanmıştır. Bu durumda %15 genel gider + müteahhitlik karının uygun olduğu kanına varılmaktadır.
-Taşeronlara yaptırılan işlerin piyasa rayicine uygun olup olmadığı, buna göre ... Kar oranının suni bir şekilde arttırılıp arttırılmadığı,
Cevap:Taşeronlara yaptırılan işlerin T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Birim fiyatlarına uygun olduğu, bunun sonucu olarak ...’nın fahiş zararının söz konusu olamayacağı ifade edilmiş ve örnekler verilmiştir. Piyasa rayiçleri çok değişken olup bir örnek vermek mümkün değildir. İşin aciliyeti, yapım koşulları, mevsim, ödeme durumu fiyatı etkilemektedir.Dava konusu işlerin çoğunun onarım türü işler olması nedeni ile net olarak rayiçten bahsediİçmeyeceği kanısındayız.
-Yönetim Kurulu üyelerine dağıtılan kar payı ödemesinin, KAP verileri veya başkaca veri var ise emsal (mümkünse ayııı sektördeki ve aynı cirodaki, değil ise yakın sektörde ciroya oranla) halka açık şirketlerde 2014 yılında ne olduğu hususunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına, ... A.Ş.'de işlem gören şirketlerden davalıların yöneticisi oldukları şirkete emsal teşkil edebilecek organizasyon yapısında ve faaliyet hacminde olabileceğini değerlendirdiğimiz ve kamuya açık platformlardaki (www....com.tr ya da her bir şirketin internet sitesi) 2013 yılı faaliyet raporunda hesaplamaya uygun veri bulunabilen şirketlere ilişkin yönetim kuruluna verilen yıllık ücretleri, her bir şirketin yıllık satış hasılatını ve bu iki değerin birbirine oranını gösteren değerler aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
Emsal şirketlerin seçilmesinde, davalıların yöneticisi oldukları şirketin faaliyet alanında başka bir halka açık şirketin bulunmaması sebebiyle mümkün olduğu kadar farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketler dikkate alınmıştır. Ayrıca bütün ücretlerin brüt olarak aynı bazda hesaba katılması için net ücret şeklinde açıklanan ücretler ortalama %20 vergi oranı ile brüte iblağ edilmiştir. Ayrıca yönetim kurulu dışındaki yöneticilere ait ücretleri de dahil ederek yıllık toplam üst yönetim ücretini açıklayan şirketlere ait değerler ihmal edilmiştir.
Yukarıdaki emsal şirketler ücret tablosuna göre, 2013 yılına ilişkin olarak, bilgi temin edebildiğimiz farklı sektörlerdeki 10 adet şirketin verilerinden yola çıkarak, bir şirkette her bir yönetim kurulu üyesine 2013 yılında ödenen ücretin o şirketin 2013 yıllık satış hasılatına oranı olarak sektör ortalaması onbinde 5,74 (% 0,00574) olarak hesaplanmaktadır.
Davalıların yöneticisi oldukları şirketin yönetim kurulu üyelerine, 2013 yılında, üye başına ayda 7.500 TL ve böylece yılda (7.500 TL x 12) = 90.000 TL ücret ödediği dosyaya davalılar vekilince sunulan 07.03.2019 tarihli yazıda beyan edilmektedir. Davalıların yöneticisi oldukları şirketin 2013 yılı satış hasılatı, şirketin internet sitesindeki faaliyet raporundan ve finansal tablolarından 1.756.402.000 TL olarak tespit edilmektedir. Buna göre. Davalıların yöneticisi oldukları şirketin, 2013 yılında, her bir yönetim kurulu üyesine ödenen ücretin şirketin 2013 yılı satış hasılatına oranı (90.000 TL / 1.756.402.000 TI. =) 0,00512% (onbinde 5,12) olarak hesaplanmaktadır.
Bu hesaplamaya göre,davalıların yöneticisi oldukları şirketin yönetim kurulu üyelerine 2013 yılında ödenen ücretin emsal şirketlerin yönetim kurulu üyelerine ödenen ücretlerin ortalamasına kıyasen daha düşük olduğu sonucu çıkmaktadır.
3.SONUÇ
Yukarıda yapılan inceleme ve tespitler ile sayın mahkemenin ara kararında kurulumuzca cevaplandırılması istenen soruların cevapları yukarıda verilmiştir. Nihaî takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere saygı ile arz ederiz.'' denilmiştir.
Davacı taraf zarar iddiasına ilişkin somut vakaları :"Şirket oriaklarından ... ve ... 'nin sahibi olduğu ... 'dan ...'nın yaptığı 15 milyon tutarlt %15 kar marjlı alımların mahiyeti nedir? Tek tek açıklar misiniz? %15lik kar marji mtad midır? 2011 yiinda kurulmuş ve 50 bin TL sermayeli bir şirket bu işlemleri yapabilir mi? ... 'a yaptirilan bu işler için başka şirketlerden teklif alinmış midir? Hizmet alhnacak firma için nasil bir yöntem uygulanmıştır?" sorusuna; Pay sahibinden ...' in temsilcilerinin iletmiş olduğu soruların daha onceden şirketten bilgi alinması suretiyle sorulabileceğini, gün içerisinde başka toplantiarin da olma- sindan dolayı bu kadar çok ve kapsamlt sorularn genel kurul esnasinda sorulmasina karşı ol- duklarım ve bu soruların Divan Başkanı tarafindan uygun görültürse şirkete iletilmesini ve ce- vapların şirketten daha sonra tedarik edilmesi ifade edildiği "... Yalova tesislerinde (fabrika) yapılan inșaat, tamirat, tadilat, islah, yenileme renovasyona yönelik işlerin önemli bir kisminin, çerçeve ve spesifik sözleşme şarilarma göre ... A.S. "..." tarafindan projelendirilerek tamamland- gi", bu şekilde işlemlerin tek elden ve merkezi bir şekilde uzman kurulus tarafindan yürütüldu- gü, bu sayede onemli ölçüde sadeleşme ve yonetsel kontrol avantaji yakalandığı açıklamasinin yapıldiğı Işlerin doğrudan müteahhit firmalara verilmesi yerine ...'u araya sokarak ... nin %15 gibi çok yüksek bir kar marjinda işleri ... 'un üzerinden yaptırmak zorunda kalmasi yoluyla da ...'a çok yüksek bir tutarin gereksiz yere ödendiği, grup içi diğer firmalar olan ... ve ... dahi ...'a yaptırdığı işlerde %3, %5 gibi kar marjlar: ile iş yaparken ... un %15 gibi çok yüksek bir kar marjiyla ...'ya iş yapmasının ... bünyesinde büyük zararlar yaralinğı, Yonetim kurulu üyelerine yüksek ücret dişında ek menfaatler sağlandığı" şeklinde olup, tüm bu nedenlerle geçici talep sonucu olarak ve belirsiz alacak kuralları çerçevesinde Davacılar tarafin- dan talep edilen zarar miktarının Şirket tüzel kişiliği yönünden 200.000,00 TL dava edilmiştir.
... Firması’ndan alınan hizmetin müteahhitlik hizmeti ile tam olarak örtüştüğü, ... firması bazı firmalardan imalat bazında teklifler almış ve işe ait keşfi hazırlayarak ...’ya sunmuş ve onun kabulü ile de iş gerçekleştirilmiştir. ... taşeronlardan teklifler almış, işleri denetlemiş ve raporlamıştır.
... firması için %15 genel gider + müteahhitlik karının uygun olduğu, taşeronlara yaptırılan işlerin T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Birim fiyatlarına uygun olduğu, bunun sonucu olarak ...’nın fahiş zararının söz konusu olamayacağı, yönetim Kurulu üyelerine dağıtılan kar payı ödemesinin, emsal şirketler ücret tablosuna göre, 2013 yılına ilişkin olarak, farklı sektörlerdeki 10 adet şirketin verilerinden yola çıkarak, bir şirkette her bir yönetim kurulu üyesine 2013 yılında ödenen ücretin o şirketin 2013 yıllık satış hasılatına oranı olarak sektör ortalaması onbinde 5,74 (% 0,00574) olduğu, davalıların yöneticisi oldukları şirketin yönetim kurulu üyelerine, 2013 yılında, üye başına ayda 7.500 TL ve böylece yılda (7.500 TL x 12) = 90.000 TL ücret ödediği, davalıların yöneticisi oldukları şirketin 2013 yılı satış hasılatı, şirketin internet sitesindeki faaliyet raporundan ve finansal tablolarından 1.756.402.000 TL olduğu, buna göre davalıların yöneticisi oldukları şirketin, 2013 yılında, her bir yönetim kurulu üyesine ödenen ücretin şirketin 2013 yılı satış hasılatına oranı (90.000 TL /1.756.402.000 TI. =) 0,00512% (onbinde 5,12) olduğu, bu hesaplamaya göre,davalıların yöneticisi oldukları şirketin yönetim kurulu üyelerine 2013 yılında ödenen ücretin emsal şirketlerin yönetim kurulu üyelerine ödenen ücretlerin ortalamasına kıyasen daha düşük olduğu sonucuna ulaşılmış, gerek ...'a verilen/yaptırılan işler nedeniyle zarar oluştuğu gerekse yonetim kurulu üyelerine yüksek ücret dişında ek menfaatler sağlandığı ispat edilemediğinden davanın sonuçta reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken maktu 44,40-TL harcın, peşin alınan 3.415,50-TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.371,10-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 17.950,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı ... tarafından yapılan 45,00-TL yargılama giderinin, Davalı ... tarafından yapılan 18,00-TL yargılama giderinin, Davalı ... tarafından yapılan 24,25-TL yapılan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.07/11/2019
Başkan ...
Üye ...
Üye ...
Katip ...
Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”